ANASİYASET

Türkiye, ABD ve Fransa’yı süreçten çıkartmak istemektedir

Hayk Gabrielyan: Türkiye, Amerika Birleşik Devletleri ve Fransa’yı Artsakh düzenleme sürecinden çıkarmaya çalışmaktadır.

“Azerbaycan ile Türkiye arasında olduğu gibi Ermenistan ve Rusya arasında da müttefik ilişkileri bulunduğundan dolayı, Türkiye’nin Güney Kafkasya’da büyük çaplı bir savaş kışkırtacağını düşünmüyorum.

Büyük çaplı bir savaş durumunda, Türkiye ve Rusya’nın bu askeri çatışmaya dâhil olması gerektiği aşikârdır”.

Ermeni Ulusal Bilimler Akademisi’nde yardımcı uzman olan Hayk Gabrielyan, Lragir.am ile yaptığı röportajda bunları söylemiştir.

Gabrielyan’a göre, Türkiye NATO üyesidir, ve benzer durumlar için bu durum bir dizginleme unsurudur.

ABD’nin konumu da son derece önemlidir.

Azerbaycan’dan, Gürcistan toprakları üzerinden Türkiye’ye uzanan ve büyük ölçekli bir savaş durumunda zarar görebilecek olan altyapıların  faktörü de mevcuttur.

“Türkiye’nin, hareketinin gerekçeleri, yasal dayanakları, hatta gerçeğe yakın bir bahanesini dünyaya açıklamaya çalışmadan öylemesine Ermenistan’a saldıramayacağını anlamalıyız”.

Türkiye’nin Ermenistan’ı defalarca “Azerbaycan’a karşı saldırganlık yapmak” ile suçladığı Tavuş çatışmaları benzer bir gerekçe olabilirdi.

Sonuç olarak, bence, Türkiye’nin itibarı zedelenmiştir, çünkü 2010’da Azerbaycan’la yapmış olduğu antlaşmanın ikinci maddesine göre, Türkiye, “üçüncü bir ülkenin saldırgalığına veya silahlı saldırısına maruz kaldığında, tüm imkânları ile Azerbaycan’a yardım etmek zorundadır” demektedir Hayk Gabrielyan.

Gabrielyan’a göre Türkiye, genelde Güney Kafkasya’da, özellikle de Artsakh çatışmasının çözümü ile ilgili konulardaki rolünü önemli ölçüde artırmak istemektedir.

“Türkiye, AGİT MG eş başkanlarının Dağlık Karabağ sorununun çözümüne ilişkin müzakereleri sürecinden ABD ve Fransa’yı çıkarmak veya en azından attığı adımlar sayesinde, Rusya ve belki de İran ile Astana’nınkine benzer bir seviyeye indirmeye çalışmaktadır.

Doğal olarak, bu durumda, Türkiye’nin katılım ve rolü daha somutlaşır, hâlbuki bugünkü durumda Türkiye, AGİT Minsk Grubunun bir üyesi olmasına rağmen, büyük ölçüde “oyun dışıdır”.

Türkiye, Güney Kafkasya’da daha büyük bir rol elde etmeye çalışmakta, buranın Sovyet artığı bir bölge (Rusya açısından) ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin için çok hassas bir konu olduğunu çok iyi bilerek, ABD ve Fransa’yı bir köşeye itebilmek ve kendi rolünü büyütebilmek amacıyla, Putin ile ortak bir zemin bulmaya, çeşitli işbirliklerine katmaya çalışmaktadır”,- demektedir Gabrielyan.

Rusya ve Türkiye’nin yanı sıra İran da, “bölgesel meselelerin bölge ülkeleri (bölgesel süper güçler) tarafından çözülmesi gerektiğini, bölge dışı ülkelerin (ABD) bu konularda rol oynamaması gerektiği konusunda hemfikir olduklarını da belirtmektedir.

Nahcevan bölgesinde son zamanlarda başlatılan Türkiye-Azerbaycan askeri tatbikatlarına gelince, Gabrielyan burada olağanüstü bir şey görmemektedir.

“Müttefik (hatta ortak) ülkelerin zaman-zaman birbirlerinin topraklarında ortak askeri tatbikatlar yapması alışıldık bir durumdur, dünyada yaygın bir şekildir.

Nahcevan’da Türkiye-Azerbaycan tatbikatlarının yapılması konusunda, herhangi bir sınır olayı veya provokasyon olmadan ve Ermenistan’a yönelik sert açıklamalar yapılmadan gerçekleşmesi durumunda resmi bir değerlendirmenin gerekli olduğunu düşünmüyorum.

Asıl konu, Tavuş çatışmaları nedeniyle Azerbaycan’ın mevzii (toprak), teknik ve maddi kayıpları olması, Azerbaycan, Azerbaycan ordusu ve özellikle Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in kişisel imajı, reytingi ve itibarının sarsılmış olmasıdır.

İlham Aliyev’in, imajını düzelte sorunu olup, Türkiye-Azerbaycan tarafının hesaplamalarına göre, bu askeri tatbikatlar buna “katkıda bulunacaktır”. Yurt dışında Ermeni-Azerbaycan ihtilafları kışkırtarak, Azerbaycan makamlarının kendi toplumlarının dikkatini Tavuş çatışmalarının (onlar için) istenmeyen sonuçlarından saptırmaya çalışıp, Ermenistan’la doğrudan bir askeri çatışmaya girmekten biraz daha üstün olabileceğini düşündüğü, Ermeniler ve Azeriler arasında yurt dışındaki bir mücadele alanına taşımak arzusundadı”,- demektedir Hayk Gabrielyan.

Daha fazlasını göster
Back to top button