ANASİYASET

Tavuş’tan sonra Türk tehdidi

Tavuş’tan sonra Türk tehdidinin tehlikeli refakatçisi

Siyaset yorumcusu Hakob Badalyan’a göre, Ermenistan Savunma Bakanlığı, iki Türk savaş uçağının Erivan’a yöneldiği ve Ermenistan’ın başkentine bir füze saldırısı gerçekleştirebilecek mesafede olduğu bilgisini tekzip etmiştir.

Bilginin kaynağı bir portal olup, bu sözde haber, Rusça da dâhil olmak üzere çeşitli haber ajansları sayesiyle yayılmıştır.

Hava kuvvetlerinin de dâhil olduğu Türkiye-Azerbaycan askeri tatbikatlarının, Azerbaycan ve Nahçıvan’da yapıldığı bilinmektedir.

Bu tatbikatlar, Türkiye’nin Tavuş’taki olaylara ilişkin saldırgan açıklamaları ile bağdaştırıldığında, Ermenistan’da haliyle ilgiye neden olmuştur.

Ermenistan’da Türk tehdidi hakkındaki konuşmalar da anlaşılabilir olmakla birlikte, asıl meselenin, bu konuşmaların büyük bir kısmının, yazanlar tarafından panik yaratmaya yönelik hazırlandığı intibaı bırakmakta olup, Tavuş askeri operasyonunun sonucunda oluşan psikolojik yükselişi ve kendine güven durumunda bulunan Ermeni toplumunu “aşağı çekmek” girişimi izlenimi vermesidir.

Türkiye’nin çok ciddi bir tehdit olduğu yeni bir şey değildir. Bu tehdit, günlük askeri-politik çalışma dahilinde ciddi bir karşı tepki ihtiyacı duymaktadır.

Ancak, Ermeni toplumu Türk tehdidine hazır, fakat Türk tehdidinden korkmuş olmamalıdır.

Çünkü sürekli korku ve panik hissi, belirli bir kaynaktan başlamakla birlikte, “metastas” yayılma sonucunda, Ermenistan’ın yaşamsal faaliyetlerine yayılacaktır.

Başka bir deyişle, örneğin, Türkiye konusunda panik ve endişe içinde olup, Azerbaycan’la yüzleşmede kendine güvenen, güçlü iradeli, güçlü bir duyguya sahip olmak imkânsızdır.

Bu duygu, Ermenistan’da yaşama veya Ermenistan’a yatırım yapma gibi basit konular da dâhil olmak üzere, tüm yönleri etkilemeye başlayacaktır.

Ermenistan’da böyle bir zihin ve ruh haline kimlerin ihtiyaç duyduğu konusuna farklı yönlerden bakmak mümkündür.

Kesin olan bir şey var ki, Ermenistan’ın ve Ermenistan’ın gerçek müttefiklerinin buna ihtiyacı yoktur.

Buna göre, Ermenistan Türk tehdidine ve bunun etkisizleşmesine günlük çalışmalarla hazır olmalı ve çeşitli eylem senaryolarına sahip olmalıdır.

Bu, koşulsuz ve doğrudan Ermeni-Türk diyalogunun mümkün olabileceği bir durumda dahi Ermenistan devlet politikasının “varoluşsal” sorunudur. Ancak Ermenistan, Türkiye’nin dizginlenmesi konusunda varoluşsal günlük taktik ve stratejik gerekliliğini ve buna yönelik askeri-politik çalışmayı, halk arasında panik ve korku olmadan gerçekleştirebilmelidir, çünkü bu, gerekli işlere sadece gereksiz ve hatta tehlikeli bir eşlik olabilir, bu ise çeşitli tarafların bu durumu Ermenistan’a karşı kullanmasını getirebilir.

Daha fazlasını göster
Back to top button