Diyarbakır kilisesinde hazine avcıları
Aziz Giragos’un temellerinde Türkler ne arıyor? Diyarbakır Kilisesi’nin büyülü gücü
Araştırmacı gazeteci Nairi Hokhikyan’ın röportajı.
Günümüz Türkiye topraklarında Ermeni tarihi ve kültürel mirasına ait örnekler az kalmıştır.
Bunlar genelde yarı yıkılmış veya cami, depo veya ağıl haline getirilmişlerdir.
Türkiye’de Ermeni Hıristiyan yapıları olarak duran sadece iki kilise var.
Akhtamar Surb Haç ve Diyarbakır Surb Giragos kiliseleri.
İkincisi, son yıllarda defalarca saldırıya uğradı, ancak Diyarbakır’ın milli kimliğini koruyan Ermeniler tarafından kutsal bir şekilde korundu.
Diyarbakır’daki Aziz Giragos Kilisesi’nin adına ilk olarak 1610-1615’te Simeon Polonyalının “Yolculuk” kitabında rastlamaktayız.
Giragos, Konyalı dul Hugidan’ın tek oğludur.
Efsaneye göre Giragos üç yaşındayken Hıristiyan olduğu için işkence görmüş ve yargıç çocuğu itip merdivenlerden aşağı atmış ve bunun sonucunda kafasını bir taşa çarparak ölmüştür.
Aziz Giragos adına yapılan kilise Soykırım sırasında saldırıya uğramış, ancak Diyarbakırlı Ermeniler sayesinde duvarlar ayakta kalmıştır.
1950-1960’lu yıllarda burada kalmış 1000 kadar Ermeni, dini ayinlerini kilisede ifa etmekteydi.
2011 yılında Diyarbakırlı yetkililer, yerel Ermeniler ve Ermeni diasporasının ortak çabalarıyla Aziz Giragos’un yenilenmesini başlattı.
Şaşırtıcı bir şekilde, Türk hükümeti kilisenin yeniden kutsanmasına ve orada Hıristiyan ayinlerinin yapılmasına izin verdi.
23 Ekim 2011’de ben de Diyarbakır’daydım, St. Giragos’taki ilk ayine katıldım.
Kilise bahçesi, sadece açık değil, aynı zamanda gizli Ermenilerin de kimlikleri hakkında konuştuğu benzersiz bir birlik platformuna dönüşmüştü.
“Aziz Giragos Kilisesi, Ermenilerin genel bağışlarıyla yenilenerek milli kimliğimizin merkezlerinden biri haline geldi.
Bugün maalesef rahip olmadığından ayin yapamıyor ve Ermeniliğimizi tam yaşayamıyoruz.
Kilisede vaftiz yapmaya çalıştığımız durumlar oldu.
İstanbul Patrikhanesinden, Aziz Giragos’ta ayin yapmamıza imkân vermesini her zaman talep ettik”,- demektedir, Diyarbakır’da yaşayan Ermeni gazeteci Garod Sasunyan, “
2015 yılından bu yana Batı Ermenistan’daki Türk-Kürt çatışmaları hız kazandı ve Diyarbakır’a da ulaştı.
Karşılıklı bombalama sırasında kilise ciddi şekilde hasar gördü, kapandı ve tekrar halka erişilemez hale geldi.
Garod, Diyarbakır’ın Ermeni değerlerinin bugünlerde hırsızlar tarafından saldırıya uğradığını anlatıyor.
Bir yandan Türk ordusu ateş ediyor, diğer yandan hazine hırsızları temelleri yok ediyor.
Kilisenin taşlarını satıyor ve temellerin altında altın bulmaya çalışıyorlar.
Türkler ve Kürtler arasında Ermenilerin büyük miktarda hazine bıraktığına dair efsaneler hâlâ dolaşımdadır.
“Aziz Giragos Kilisesi bizim en büyük hazinemizdir.
Batı Ermenistan’ın farklı bölgelerinden gelen Ermeniler, diğer Ermenilerle tanışmak ve aynı zamanda Hıristiyan geçmişlerini tanımak için buraya gelirler.
Buradaki insanlar her pazar sabahı buradaki kafede Ermeni tarihi, geçmişimiz, katliam, ailelerin tarihi hakkında konuşuyorlar.
Atalarımızdan aldığımız tarihi mirası ve bu mirasın yıllar içinde zarar görmesine rağmen çok büyük olduğunu tartışıyoruz”,- diyor Garod Sasunyan
Diyarbakır’ın Ermeni hazinelerinden biri de Aziz Giragos çevresinde birleşmiş Ermenilerdir.
St. Giragos’ta vaftiz edildiler ve ulusal ritüellerini ve törenlerini Aziz Giragos’un bahçesinde gerçekleştirdiler.
Diyarbakırlı yurttaşımız, “Soykırımdan sonra okulumuz yok, öğretmenimiz yok, papazımız yoktu ama bu koşullarda bile, sadece kilisenin etrafında birleşerek Ermeni kimliğimizi koruyabildik”,- diye sonlandırıp, tarihi vatanın farklı yerlerinde yaşayan Ermenileri birleştirmek için kilisenin kapılarını yeniden açabileceklerini söyledi. Resmi olmayan verilere göre 1,5 milyondan fazla nüfusa sahip Diyarbakır’da yaklaşık 20.000 etnik Ermeni yaşıyor.