Bakü teslimiyeti kabul etti. Azerbaycan haritanın dışında kaldı
Türkiye savunma bakanı Bakü’de.
Siyaset yorumcusu Hakob Badalyan’a göre Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev’in, Azerbaycan’ın bir numaralı askeri-teknik ortağının Türkiye olduğunu açıklaması bir teslimiyettir.
SSCB’nin dağılmasının ardından ilan edilen “bir millet-iki devlet” ilkesine rağmen Azerbaycan, Türkiye’nin birinci sırada olmadığı askeri-teknik işbirliği yapısına sahipti.
Bu ise, savaş halinde olan ve “bölgenin geri dönüşü” meselesini ortaya koyan ve askeri-teknik faktörün ülkede anahtar rol oynadığı bir devlet için ilginçtir.
Dolayısıyla, “bir ulus-iki devlet” ilkesine rağmen, Türkiye anahtar faktör açısından Bakü’nün bir numaralı ortağı olmamıştır.
Konunun sadece askeri sanayi ile ilgili olmadığından dolayı, Türkiye’nin rekabetçi bir askeri-endüstriyel perspektife kavuştuğuna dair olası açıklama ise zayıftır.
Dahası, Azerbaycan ordusunun, mevcut silahlarını Türk silahlarıyla değiştirmeyeceği için, açıklama aslında son derece siyasidir.
Bakü hiçbir zaman Türkiye’nin dümen suyuna tamamen girmek istemedi.
Dahası, Bakü’nün “ağabeyi” ahlaki mengene içinde tutarak, “küçük kardeş” statüsünden olabildiğince fazla yararlanmak gibi, tamamen farklı bir niyeti olmuştur.
Haliyle bu karşılaştırma oldukça yetersiz görünebilir, lakin ailelerdeki küçük-büyük ilişkisinin nasıl olduğuna bir bakalım.
Küçük olan hemen her zaman ahlaki bir avantaj elde eder.
Azerbaycan bu mantıkla hareket etti.
Ankara uzun bir süre “ağabey” olmanın manevi baskısı altında kalarak, Bakü’ye bakmak zorunda kaldı, ancak her açıdan olmasa da, Türkiye’nin kendisi buna ihtiyaç duymaktaydı.
Lakin Erdoğan’ın Türkiye’si yükselişte olup, Azerbaycan’ı “sırtlamayı” üzerine almaktaydı.
Hâlbuki Bakü o dönemde, petrodolarları sayesinde Rusya, İran, Hazar Denizi, Gürcistan ve Batı ile oyunlarını kurmaya çalışıyordu.
Şu anda Ankara yükselişte olmayıp, içte ve dışta ciddi ekonomik, siyasi sorunlara sahiptir.
Azerbaycan artık bir yüktür, bu yüzden şöyle bir soru ortaya çıkmaktadır, Bakü’nün durumunun ekonomik ve siyasi açıdan, ılımlı bir ifadeyle, pek de iyi olmadığından dolayı, Bakü ya tamamen Türkiye’ye bağlı olacak, ya da çok ciddi sorunlar elde edecektir.
Azeri provokasyonuna güçlü bir asimetrik yanıt veren Ermenistan, Tavuş’ta zaferi garantileyerek Bakü’nün teslimiyetine aslında “katkıda bulundu”.
Rusya ile ilgili ve genel sorunlar kompleksi göz önüne alındığında, Bakü, Türkiye’nin teslimiyet teklifini kabul etmek zorunda kaldı.
Diğer bir deyişle, haritada artık fiilen Azerbaycan’ın yok olup, pratikte Türkiye olarak var olduğu bir durum oluşmuştur.
Üstelik Ankara’nın, bu teslimiyeti kabul etmek için yollamış olduğu heyet savunma bakanı düzeyinde olup, başında Erdoğan dahi bulunmamaktaydı.
Ermeni ordusu, aslında Tavuş’taki operasyonla her şeyin yerine oturduğu bir durum oluşturdu.
Aynı zamanda durum Türkiye için oldukça zor, çünkü Azerbaycan’ın fiziksel bölünmesini engellemek amacıyla Bakü’yü fiilen teslim olmak zorunda bırakmanın neticesinde Ankara, diğer taraftan önemli bir yeterlilik sorununa sahip olmuştur.
Buna göre, Ankara’nın yakında Aliyev’in önüne, hukuki açıdan yetkilerin teslim alınması konusunu gündeme getirmesi muhtemeldir.