ANASİYASET

Azerbaycan yeni bir felaketle karşı karşıya

Azerbaycan yeni bir felaketle karşı karşıya

Bakü, çevre felaketine varma tehlikesi taşıyan, içme suyu konusunu Ankara’ya sunmaktan korkuyor.

Azerbaycan’ın propaganda sistemi, yapay olarak yaratılan “Azerbaycan’ın Dağlık Karabağ bölgesinin Azerbaycan toplumu”nun değişmez lideri Tural Gancaliyev eliyle AB’ye bir mektup göndererek “Ermenistan Cumhuriyeti’nin, Karabağ (Artsakh) su rezervlerini Azerbaycan’ın sınıra yakın bölgelerdeki halka karşı bir ekoloji terörü olarak kullanmayı sürdürdüğünü” belirtmektedir.

Mektupta, “Azerbaycan’a akan nehirlere bilinçli olarak yapay barajlar inşa edilmekte ve Sarsang barajından kaçak kanallar inşa edilerek tarıma zarar verildiği” vurgulanmaktadır.

Öncelikle, Artsakh’ta henüz hiçbir baraj ve rezervuar inşa edilmediği gerçeğiyle söze başlayalım.

Artsakh Başkanı A. Harutyunyan, gelecekte benzer yapılar inşa etme arzularını dile getirmişti sadece.

Ayrıca Bakü’nün sözde muhafazakârları tarafından her adımda bahsedilen Sarsang Rezervuarı, Azerbaycan sınır köylerine içme ve sulama suyu sağlanmasına sadece küçük bir katkı sağlamaktadır.

Sarsang’ın üzerine kurulu olduğu Trtu Nehri’nin yolu üzerinde neredeyse hiç kolu yoktur ve yaklaşık 30 km sonra bölge için daha büyük tarımsal öneme haiz büyük Kura Nehri’e akmaktadır.

Karabağ savaşını kaybeden ve her yerde ve her durumda intikama susamış Azerbaycan’ın askeri-siyasi liderliğinin psikolojisinin, özellikle su sorununun köklerinin Türkiye’ye uzandığından dolayı, Ermenistan’ı çevresel saldırı konusunda suçlamak için henüz bir nedeni olmadığına dikkat edilmelidir.

Evet, Ardahan bölgesinde, Kura Nehri’nin sularını kullanarak Gürcistan sınırına çok da uzak olmayan büyük bir baraj ve bir hidroelektrik santrali inşaatına başlayan Türkiye’ye uzanmaktadır işin kökeni.

Kura nehir yatağının ciddi şekilde hasar görebileceğine ve yönünü değiştirebileceğine dair endişeler vardır ve bu da Kura ile ilgili diğer küçük nehirlerin sığlaşmasına ve sonuç olarak Gürcistan, Azerbaycan ve dolaylı olarak Artsakh’ın kuzeydoğusu için çevresel ve ekonomik bir felakete yol açacaktır.

Ayrıca, Kura’nın suyuyla beslenen Azerbaycan’ın Mingeçaur rezervuarı için ciddi sorunlar oluşacaktır.

Türkiye’de Aras Nehri üzerine baraj inşaatı, nehir akışını 1,6 milyar metreküp azaltacak ve kuzeydoğu İran’daki su krizini derinleştirecektir.

İran’ın kuzeybatı eyaletlerindeki toprakların çoğu (çoğunlukla Türkçe konuşan ve kendilerini Azeri olarak adlandıran halkların yaşadığı), ayrıca Ermenistan’ın batısı ve güney Azerbaycan’ın bir kısmı bu nehrin sularına bağlıdır.

Ankara, baraj ve hidroelektrik santralleri yapımını komşularına karşı jeopolitik bir silah olarak kullanmaktadır.

Türkiye eski Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın Dicle ve Fırat nehirleri hakkındaki sözleri ülkenin su politikası modelini ortaya koymaktadır․

“Araplara petrolleriyle ne yapmaları gerektiğini söylemiyoruz, suyumuzla ne yapacağımızı da onlar bize söyleyemez”.

Su temini ile ilgili durum, içme suyunda da bir sorun olduğu için Azerbaycan için ciddi bir tehdittir.

Zaten kirlenmiş olan Kura’nın kuruma eğilimleri Azerbaycan’ı bir felaketle karşı karşıya bırakmaktadır.

Bu nedenle uluslararası arenada Azerbaycan’ın “ağabey” Türkiye’yi suçlayamaması ve onunla ilişkilerini bozmaktan korkmasından (veya istememesinden) dolayı, gelecekte Ermenistan Cumhuriyeti’ni felaketin sonuçlarından sorumlu tutacağı tahmin edilebilir.

Daha fazlasını göster
Back to top button