“Pan-Türk siyasi yöneliminin farklı ifadeleri Türkiye’de daha aktif hale geliyor. Hem iç hem de dış talep tarafından koşullandırılıyor. Doğu Bilimler Araştırmaları Enstitüsü Bilimsel Direktörü Akademisyen Ruben Safrastyan, “Hayastani Hanrapetutyun” gazetesine verdiği röportajda, iç politika açısından her şeyden önce “Adalet ve Kalkınma” partisinin müttefikinin “Milliyetçi Hareket” partisi olması şartına bağlı olduğunu kaydetti. Türk medyası, Türkiye’nin siyasi duayeni ve Milliyetçi Hareket Partisi’nin uzun süredir lideri olan Devlet Bahçeli’nin Erdoğan üzerinde büyük etkisi olduğunu yazıyor.
Dış politika alanında, pan-Türk yönü Türkiye’de daha aktif hale geliyor. Hem yumuşak güç kullanımında hem de askeri alanda kendini gösteriyor.
Pan-Türk yönelimine ek olarak, Türkiye’nin dış politikası da pan-İslamistliği yoğunlaştırdı. Türkiye aktif olarak İslam dünyasının lideri olma çabası içindedir. Safrastyan’a göre, burada maalesef bizim hakkımızda çok az şey söylenen ilginç yeni gelişmeler var. Özellikle, Erdoğan’ın himayesinde, İslam ülkeleri arasındaki işbirliğini güçlendirmeyi amaçlayan “Asrika” (Asya ve Afrika) adlı bir kavram oluşturuldu. Asya ve Afrika’dan 61 İslam ülke. “Başkent İstanbul olmak üzere İslami bir konfederasyonun kurulması gibi bu yönde adımlar şimdiden atıldı.”
