ANASİYASET

“Büyük Turan”

Türkolog, “Büyük Turan” projesinin ne ölçüde uygulanabilir olduğunu ve bunu kimin önleyebileceğini açıkladı.

Bazı Türk devletlerinin birliğini oluşturma projesi, bir süredir analitik-sosyal-politik söylem düzeyinin haricinde, en üst düzeyde Türkiye’nin gündeminde bulunmaktadır.

Ermenistan Cumhuriyeti Ulusal Bilimler Akademisi Doğu Çalışmaları Enstitüsü müdürü Türkolog Ruben Safrastyan’a göre, Artsakh savaşından sonra, gerçek bir arka plana sahip olan, ortak bir Türk “Büyük Turan” silahlı kuvvetlerinin kurulacağına dair söylentiler yoğunlaştı.

“Geçtiğimiz hafta içinde, Savunma Bakanlığı da dâhil olmak üzere, Türk resmi kurumlarının temsilcilerinin Orta Asya ülkelerini ziyaret ettiğini ve bunun akabinde de bazı ülkelerle, silah temini konusunda anlaşmalar imzalamış olduklarını görüyoruz.

Ayrıca ortak silahlı kuvvetler oluşturma konusu görüşülmüştür.

Bu aşamada, bu projenin uygulama şansı henüz az olmakla birlikte, Türkiye’nin dış politikasının öngörülen Pan-Türki hedeflerine ulaşma olasılığı ciddi şekilde tartışmaya yönlendirilmektedir.

Bu tehlikeye çok ciddi olarak eğilmek gerekmekle birlikte, bu durum Ermenistan’ın haricinde Rusya, İran ve Arap ülkelerini ilgilendirmektedir” ,- diye belirtmektedir uzman.

Ona göre, bu fikrin uygulanması için herhangi bir şekil konusundan bahsetmek için henüz çok erken olmakla birlikte, Türkiye’nin sınırlı kaynaklara sahip olmakla birlikte, Türk askeri-sanayi kompleksi, özellikle de  “İHA’ların ileri teknolojik gelişimi için fırsatlar oluşmasıyla ilgilidir.  

“Ankara bu faktörü tam olarak kullanacaktır.

Ayrıca Türkiye, Güney Kafkasya’da Rusya ile stratejik çatışma içine girmekten çekinmedi ve her şey olmazsa dahi bazı şeyler elde etmeyi başardı.

Bu ise, bu projeye daha ciddi bir şekilde eğilmesini gerektirecektir ve bunun sonucunda muhakkak Rusya, Çin gibi Orta Asya’nın başlıca rol sahibi ülkelerin direnişiyle karşılaşacaktır.

Basitçe söylemek gerekirse, Türkiye’nin kaynakları, siyasiye ve daha az olmak üzere ekonomiye dönüşen askeri potansiyeldir.

Ankara, Orta Asya ülkeleri üzerinde nüfuz açısından elbette ki ne Rusya, ne de Çin ile rekabet edecek durumda değildir.

Derinleşen ekonomik kriz göz önüne alındığında, Türkiye için durumun yakın dönemde değişeceğine dair perspektif gözükmemektedir”,- demektedir Safrastyan.

Türkolog, modern Türkiye’nin dış siyasetinin, ülkenin gerçek potansiyeliyle uyumlu olmayan hedefler belirlenmiş olduğundan dolayı, genelde maceraperest olmakla birlikte, Erdoğan’ın pragmatik olup, geçilmemesi gereken “kırmızı çizgiler” bulunduğunu bilerek, Türkiye’nin Rusya’nın bölgesinde Pan-Türkist fikirleri geliştirmeyeceğine inanmaktadır.

“Elbette, 1990’lardan beri belli çalışmalar yürütülüyor, ancak son zamanlarda Rusya’nın Türkçe konuşan halklarının net bir politikası bulunmamaktadır.

Lakin bunun uzun vadeli ve birkaç aşamalı bir küresel jeostratejik proje olduğunu düşünmemek gerekir.

Şimdilik Türkiye’nin askeri işbirliği alanında sözleşmeler imzalama alanında, “Büyük Turan” projesinin ilk aşamasının başında bulunuyoruz.

Sonraki aşamada ortak manevraların yapılacağı hesaba katılmalıdır.

Ankara’nın, Pan-Türkçülüğün uygulanması bağlamında, 1-2 yıl zarfında Rusya’ya karşı kesin adımlar atması beklenmemelidir.

İran’a gelince, Türkiye çoktandır İslam Cumhuriyeti topraklarında milyonlarca Türkçe konuşan insanın yaşamakta olduğu gerçeğini uzun süredir kullanmakta olup, Ankara ile bağlantılı (yasal veya yarı yasal) farklı grupların,  bu nüfus bölgesinde faaliyet göstermelerini kullanmaktadır.

Tahran şimdilik bunların faaliyetlerini kontrol altında tutmaktadır ve Türkiye’nin önümüzdeki dönemde bu yönde bir başarı elde etmesi beklenemez.

Rusya ve İran, kendilerini bölge dışına itmeyi hedefleyen Türk tehdidinin farkındadır.

Her halükârda, Moskova ve Tahran henüz Ankara ile işbirliği yapmakla ilgilenmektedir.

Bunun örneğini, çatışmalardan kaçınarak, işbirliği imkânları buldukları Suriye örneğinde görmek mümkündür.

Türkiye’nin politikasını yalnızca ABD ve Rusya ciddi şekilde etkileyebilir.

Washington 2-3 yıl önce olduğu gibi, Ankara üzerinde çok ciddi sonuçları olan ekonomik müeyyideler kullanılabilir.

Rusya, Güney Kafkasya da dâhil olmak üzere, askeri operasyonlarla Türkiye üzerinde etkili olabilir.

Lakin kendi çıkarlarından dolayı, hem ABD, hem de Rusya, Ankara’ya yönelik imkânlarını kullanmamaktadır”,- diye ekledi Doğu bilimleri enstitüsü müdürü.

Safrastyan’a göre,  hem bölgemizde, hem de Türkiye’nin bazı ülkelerle ciddi sorunlar içinde olduğu Doğu Akdeniz bölgesinde önümüzdeki 2-3 yıl boyunca Türk karşıtı bir blok oluşturulması ihtimal dışıdır.

Daha fazlasını göster
Back to top button