ANASİYASET

Putin’in kâbusu

Türkiye Putin’in kâbusu

Rusya ile Türkiye arasında jeopolitik çatışmaların ortaya çıkması, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve müttefikleri için sorunlar yaratıyor.

Emekli ABD albayı ve Pentagon eski kıdemli danışmanı Douglas McGregor, American Conservative’deki makalesinde şöyle yazmaktadır.

“… Türkiye ile Rusya arasındaki hesaplar kapanmadı.

Ancak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, Rus lider Vladimir Putin ile ilk temasları, Moskova’da birçok kişi tarafından Türkiye’nin Rusya’ya düşmanlığının tarihsel modelinin ihlali olarak kabul edildi.

Putin, Erdoğan’ın Brüksel’de NATO müttefiklerine “Türkiye tek eksene teslim olamayacak kadar büyük ve etkilidir” dediğini duydu.

Putin, Türkiye’nin Suriye’de bir Rus uçağını düşürmesini azımsadı ve Türkiye’nin Rus S-400 hava savunma sistemleri satın alması konusunda ısrar etti.

Putin, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı devirme planını özel servislerinden öğrenince kendisine haber verdi.

Putin’in Hıristiyanlar, Şiiler, Dürziler ve diğer dini azınlıkları korumak için Suriye savaşına müdahalesi, Erdoğan’ın Suriye’yi, Türk koruması altındaki Sünni İslamcı bir devlete dönüştürme umutlarını dağıttı.

Putin, kuzey Suriye’nin kontrolünü ele geçirmeyi teklif ederek, Erdoğan’ın Suriye’deki itibarını kurtarmasına yardımcı olmak için elinden geleni yaptı.

Ancak stratejik sonuç, Ankara ile yerel mücadeleyi, Osmanlı İmparatorluğu ile çarlık Rusya’sı ve Batı arasındaki asırlık çatışmayı anımsatan jeopolitik bir rekabete dönüştürdü.

Kafkaslar, Balkanlar ve Ukrayna’daki olaylar, Moskova ile Ankara arasındaki işbirliği alanını daraltmaktadır.

Ankara’nın, Dağlık Karabağ savaşında Azerbaycan’a destek amaçlı başarılı müdahalesi, ilişkileri daha da kötüleştirdi.

Ermenistan’ın aşağılanması, Moskova’nın diğer müttefiklerinin kararlılığını sarsabilir.

Daha da önemlisi, Ankara sokaklarıyla aynı dili konuşan Orta Asya’daki Türk-Müslüman ve Rusya Federasyonu’ndaki milyonlarca Türk-Tatar, Türk ordusunun başarısından korkuyor olmasıdır.

Üstelik Azerbaycan, artık Türkiye’nin açık bir müttefiki olup, yapmama sözü vermesine rağmen kendi topraklarında Türk birliklerini konuşlandırıyor.

Rusya’nın, Azerbaycan ile savaşta Ermeni Hıristiyanlara verdiği desteğin bedeli, muhtemelen daha da artacaktır.

Erdoğan’ın, Rusya’yı Kafkasya’da ezme arzusu, onu Ukrayna hükümetiyle Türk-Ukrayna savunma işbirliğini derinleştirmek için bir anlaşma imzalamaya sevk etti.

Rusya’nın yetenekli Dışişleri Bakanı Sergei Lavrov, Ukrayna’nın Kırım’a karşı “saldırgan” eylemlerini teşvik etmenin, Rusya’nın toprak bütünlüğüne tecavüz etmekle eş değer olduğunu söyledi.

Lavrov, “Ankara’nın meşru endişelerimize dayanarak, çizgisini düzeltmesini umuyoruz.” dedi.

Umut bir yöntem değildir.

Moskova ayrıca, Kiev’in Ankara’ya, Türkiye’nin desteği karşılığında Ukrayna’nın, Kırım’ı Müslüman Tatarlara iade edeceğine dair gizli güvence vermesinden de endişe duyabilir.

Putin sayesinde İsrail, Rusya ile iyi ilişkiler geliştirdi, ancak Gazze’deki son krizden sonra, Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı Sergei Verşinin, İsrail’in Filistin topraklarındaki tüm operasyonlarını durdurması konusunda açıkça ısrar etti.

Biden ve Putin’in önümüzdeki ay İsviçre’de bir araya gelmesi bekleniyor.

Toplantının belirtilen amacı “Rus-Amerikan ilişkilerini, stratejik istikrar konularını ve uluslararası gündemdeki güncel konuları görüşmek” olarak belirlendi.

Erdoğan’ı eleştirenlere göre, Erdoğan’ın Türk milleti ile ilgili stratejik vizyonu, ülkeyi dünya sahnesinde küresel bir güç olarak kabul ettirmektir.

Bunun anlamı Türkiye’nin bir Balkan gücü, bir Akdeniz gücü, bir Ortadoğu gücü, bir Kuzey Afrika ve hatta sınırlı bir Afrika gücü, bir Kafkas gücü, bir Orta Asya gücü, bir Avrasya gücü ve özellikle bir Müslüman gücü olması gerektiğidir.

Biden, Putin’e bir sonraki Sünni İslamcı halifeliğin nerede olacağını sorsaydı, Putin muhtemelen ona şunları söylerdi, “Var zaten. Benim kâbusum olan Türkiye’dir”.

Daha fazlasını göster
Back to top button