“Diktatör için futbol maçları.” Alman ZDF köşe yazarı Marcel Murkhardt, Bakü’deki Avrupa Futbol Şampiyonası maçlarına ilişkin analitik yayınını böyle tanımladı.
Murkhard, makalesine “2020’de savaşan Azerbaycan, şimdi kendisini dost canlısı ve misafirperver bir devlet olarak sunmaya çalışırken, aynı zamanda otoriter bir devletin başkanı sporu şov olarak kullanmaya çalışıyor.”
Bakü, Azerbaycan’ın binlerce can alan zaferinin kanıtı olarak bu katledilen askerlerin miğferlerinin Bakü’de “inci” gibi asıldığını vurguluyor. Cumhurbaşkanı Aliyev, Ermenistan’a karşı kazanılan zaferi defalarca “nefret” zaferi olarak nitelendirdi.
Analiste göre Bakü stadyumu siyasi bir platformdu. UEFA, siyaset ve sporu kesin olarak ayırdığını iddia etse de Aliyev bununla ilgilenmiyor.
Makale ayrıca Erdoğan ve Aliyev’in “kardeşliğinden” bahsediyor. Erdoğan, Avrupa Şampiyonası grup aşamasında Galler ile Türkiye arasında oynanan maçta hazır bulundu. Birbirlerini “kardeş” olarak görüyorlar. Erdoğan, Ermenistan’a karşı savaş sırasında Aliyev’e desteğini ifade etti ve grup aşaması başlamadan önce Aliyev ile Şuşi şehrini ziyaret etti.
Murkhard, Azerbaycan ordusunun Karabağ’da savaş suçları işlediğini, savaş esirlerine kötü davrandığını ve askeri cesetlere saygısızlık ettiğini söyleyen Uluslararası Af Örgütü’ne atıfta bulunarak, Azerbaycan’da kafa kesme ve işkence raporlarının olduğunu yazıyor.
Bu durumda UEFA, otoriter bir devletin el oyuncağıdır. “Savaş ne olursa olsun, Bakü asla böyle bir olayın yeri olmamalı. UEFA’nın ahlaki bir yönelimi yok gibi görünüyor. Alman Sosyal Demokrat Partisi üyesi Frank Schwabe, “Bu tür karar alma organları şeffaf değil ve yolsuzluğa meyilli” dedi.
Köşe yazarına göre Azerbaycan UEFA’ya milyonlar veriyor. Azeri şirketi “Socar”ın milyonlarca dolara sponsor olduğu bir gerçek ama UEFA bundan bahsetmiyor.
