ANASİYASET

Ermeni kimliğinden vazgeçmek

Türkiye’nin önkoşullarını kabul etmek, Ermeni kimliğinden vazgeçmek demektir

Akademisyen, Türkolog Ruben Safrastyan, Türkiye cumhurbaşkanının Ermenistan ile ilişkilerin normalleşmesine ilişkin son açıklamalarına değinerek, Türkiye’nin önkoşullarını kabul etmenin Ermeni kimliğinden vazgeçmek anlamına geldiğini söyledi.

Safrastyan’a göre, Ankara’nın yaklaşımında, Ermenistan ile ilişkileri normalleştirmeden ziyade, ön koşullar öne sürme çabasının daha belirgin olduğunu belirtti.

“Türkiye, Ermenistan’ın Artsakh halkının haklarını koruma politikasından vazgeçmesi, Ermeni Soykırımı’nı tanıması ve hatta Kars Antlaşması’nı tanıdığını resmen ilan etmesi gerektiği gibi bir yanılgı içinde.

Bu ön koşulları kabul edersek, kimliğimizden vazgeçmiş oluruz.

Akademisyen, 44 günlük savaşın ardından Ankara’nın Bakü ile Ermenistan üzerindeki baskısını artırmaya, ön koşullarını dayatmaya çalıştığını belirtiyor.

Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan’ın, bölgede barışın tesisi açısından Türkiye’den gelen olumlu sinyallerin var olduğuna ilişkin açıklamasına yanıt veren Türk lider, ülkesinin Ermenistan ile ilişkilerin kademeli olarak normalleşmesine hazır olduğunu söyledi.

Erdoğan’a göre modern tarih düşmanlık kaynağı olmamalı, kalıcı barış ve bir arada yaşama için yapıcı adımlar atılmalıdır.

Türk lidere göre, ekonomik kalkınma ve bölgesel işbirliği için koşulların yaratılması ancak kalıcı barışın sağlanmasından sonra mümkündür.

Ruben Safrastyan, bölgedeki barış ve istikrarın Moskova ve Erivan için de önemli olduğunu, ancak asla Ermeni kimliğini kaybetme pahasına olmadığını açıkladı.

Safrastyan’a göre Erdoğan’ın açıklamaları günümüz gerçeğinden çok uzak․

Ankara, Ermenistan ile ilişkileri normalleştirmek için gerçek bir adım atmamaktadır.

BM Gelişme Programı’nın Ermenistan Ulusal Uzmanı Ara Marcanyan, Ermenistan’ın son 30 yıldır kapsamlı bir ulaşım ablukası içinde olduğunu hatırlatmaktadır

“Abluka, askeri operasyonların bir parçası olarak kabul edilir ve son 30 yıldır Ermenistan Türkiye, Azerbaycan ve kısmen de Gürcistan tarafından abluka altında, yani 30 yıldır Ermenistan’a karşı askeri operasyonlar yürütülüyor.

Bölgede barışın tesisi, bu faktörlerin ortadan kaldırılmasına, Ermenistan’a verilen zararın hafifletilmesine ve tazmin edilmesine bağlı olmalıdır”,- demektedir Marcanyan.

Tahminlere göre, abluka sırasında Ermeni ekonomisine sadece bir yılda verilen doğrudan zarar 1-1,5 milyar dolardır.

30 yılda komşuların Ermenistan’a verdiği zarar birkaç yüz milyara ulaşıyor.

Erdoğan, Türkiye, Azerbaycan, Rusya, İran, Ermenistan ve Gürcistan’ın katılabileceği sözde “altılı platform”a bir kez daha değindi.

Bölgenin, birçok sorunu aşacak demiryollarına ve karayollarına ihtiyacı olduğunu da sözlerine ekledi.

BM uzmanı, Ermenistan’ın Türkiye-Gürcistan-Azerbaycan istikametinde uzanan ve Ermenistan’ı boğan “doğu-batı” ablukasının önümüzdeki yıllarda etkisiz hale getirilmesini bekliyor.

“Bazı programların uygulanması çok önemli.

Birkaç gün önce İran’da büyük bir gaz sahasının keşfi duyuruldu ve bu gazın batıya ihracatı yakın gelecekte önem kazanacaktır. Bu program birincil öneme sahiptir”,- diyen Ara Marcanyan’a göre, bahsi geçen programların bölgede yerel barışın sağlanması açısından önemli olup, Erdoğan’ın söylediği ise ‘böl ve yönet’ mantığındadır.

Erdoğan, nüfuzunu derinleştirme ve üstünlüğünü tesis etme gündemini öne sürüyor.

Buna göre, Ermenistan’ın stratejik çıkarları Rusya’nın stratejik çıkarlarıyla örtüşüyor ve 31 Ağustos’ta Moskova’da yapılacak olan Dışişleri Bakanları toplantısının gündeminde karşılıklı çıkar konuları da yer alacaktır.

Uzman, bölgesel altyapı geliştirme ve iletişim engellerinin kaldırılması konularının Moskova görüşmelerinin merkezinde olacağına inanıyor.

Daha fazlasını göster
Back to top button