Pan-Türkizm köhne ve başarısız bir fikirdir
Rusya Bilimler Akademisi araştırmacısı Victor Nadein-Rayevsky, Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Konseyi’nin İstanbul’daki son zirvesi ve özellikle sonuç olarak gösterilen haritanın, genel olarak yeni bir şey içermediğini belirtmektedir.
Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Konseyi’nin 12 Kasım’da İstanbul’da düzenlenen 8. zirvesinde, Türk Konseyi’nin adı Erdoğan tarafından törenle Türkiye, Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan ve Özbekistan’ı kapsayan Türk Devletleri Örgütü olarak değiştirildi.
Macaristan ve Türkmenistan faaliyetlere gözlemci olarak katılmaktadır.
“Kişisel olarak tüm bunlarda köklü bir değişiklik görmüyorum.
Türk toplumunun uzun süredir sıradan hale gelen emelleri ile ilgili ideolojiye dayalı.
Büyük Turan gibi haritalar yayınlandı.
Özellikle böyle bir politikanın Türkiye’de birçok destekçisi olduğu ve desteklendiği gerçeği göz önüne alındığında, bu tür haritaların Ankara’nın Rusya topraklarına yönelik özlemleri olarak görülebileceği açıktır”,- diye vurguladı Nadein-Rayevsky.
Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Konseyi’nin İstanbul zirvesi sonucunda, Erdoğan’ın koalisyon ortağı Milliyetçi Hareket Partisi lideri Devlet Bahçeli, Türkiye cumhurbaşkanına Ermenistan, Rusya Ukrayna, Yunanistan, Kıbrıs, Bulgaristan, İran, Afganistan, Moğolistan ve Çin da dâhil olmak üzere,15 ülkenin topraklarını gösteren bir “Türk dünyası haritası” sundu.
“Büyük Turan” inşa etme fikri 19. yüzyıla kadar uzanıyor ve Türkçe konuşan halkların yaşadığı alan haricinde, daha geniş alanları da içeriyor.
Buna göre “Büyük Turan” Atlantik Okyanusu’ndan Pasifik Okyanusu’na kadar uzanan bir imparatorluktur.
Nadein-Rayevsky’ye göre, Türklerin bu projenin uygulanmasına ilişkin umutları, o sırada Osmanlı İmparatorluğu’nu I. Dünya Savaşı’na sürükledi, çünkü Alman İmparatorluğu, Türklere Rusya’nın doğuya doğru genişlemesi için destek sözü vermişti.
“Bütün bu planların nasıl sonuçlandığını sanırım herkes biliyor.
Ermenilerin, Rumların, Asurilerin ve Yezidilerin soykırımı Osmanlı İmparatorluğu topraklarında gerçekleşti.
Osmanlı İmparatorluğu çöktü.
Bu arada modern Türkiye’nin kurucusu Mustafa Kemal, “Büyük Turan” düşüncesini de sadece biçimsel olarak terk etti, pratik olarak Türkiye Cumhuriyeti’nin göğsünde Pan-Türkizm’i ısıttı, ardından Pan-Türkizm daha yumuşak biçimler kazanmaya başladı”,- diye kaydetti Nadein-Rayevsky.
Uzmana göre, her halükarda, Erdoğan’ın Türkiye’si Pan-Türkizm çizgisini ilerletmede hâlâ oldukça aktif.
Ona göre, Türk ordusunun katılımı olmadan pratikte imkânsız olurdu.
Bugün de, Türk Devletleri Teşkilatı’nın himayesinde oluşturulan sözde “sivil savunma mekanizması” örgütü, Turan’ın müstakbel ordusunun oluşumuna yönelik ilk adımdır.
“Yine de, Türkiye’nin Büyük Turan yönündeki bu çok somut adımlarına rağmen, özellikle diğer Turan devletlerinin liderlerinin Erdoğan’la iktidarı paylaşma konusundaki isteksizliklerinin ışığında, başarılı bir şekilde uygulanması için fazla bir umut görmüyorum.
Kazakistan ile ciddi anlaşmazlıklar var.
Türkmenistan ve Özbekistan genellikle gözlemci devletler olarak TDT’ye katılmayı tercih ederken, Türkiye ve Erdoğan kişisel olarak kendilerini tüm Türk halklarının savunucusu olarak sunmaya çalışıyor”,- diye özetlemektedir Rus akademisyen.