Rusya-Türkiye ilişkileri bozulmazsa, Ermenistan’a yönelik tehdit olmaz
Rusya Bilimler Akademisi ASAU kıdemli araştırmacısı Victor Nadein-Raevski, Rusya-Türkiye ilişkilerinin bozulmaması durumunda, Ermenistan’ın güvenliğine yönelik de hiçbir tehdit olmayacağını iddia etti.
“Bu aşamada Rusya, Türkiye’den ayrı ve oldukça emin bir şekilde hareket ediyor.
Aynı zamanda Türkiye çok daha temkinli bir politika izlemeye çalışıyor.
Bugün Rusya-Türkiye ilişkilerinin pek çok açıdan Vladimir Putin ve Recep Tayyip Erdoğan arasındaki kişisel ilişkilerle belirlendiğini vurgulamak önemlidir”,- diye vurguladı araştırmacı.
Türkolog’a göre Suriye, Kırım, Karabağ ve şimdi de Ukrayna’daki karşıt duruşa ve Türkiye’nin NATO’daki aktif üyeliğine rağmen, Putin Erdoğan’a güveniyor ve Erdoğan her zaman sözünü tutuyor.
Üstelik Türkiye’nin NATO üyeliği, Ankara için hala bir önceliktir.
Ancak bu, Türkiye’nin NATO ortaklarını örnek alarak, hava sahasını Rusya’ya kapatmaya kalkmayı reddetmesini engellemedi.
Ayrıca, Boğaziçi ve Çanakkale Boğazı’nı, Montrö Sözleşmesi’ne göre iki ülkenin savaş gemilerine aynı anda kapattı.
Nadein-Raevsky, Ukrayna ve Rusya’nın kendisine dost ülkeler olduğu yönündeki Türkiye’nin iddialarına da değinerek, Ankara’nın bu tutumunu, Rusya’ya yaptırım uygulamanın, Rusya’dan ziyade Ankara’ya zarar vereceği anlayışına bağladı.
Ona göre, Türkiye Cumhurbaşkanı, Moskova’nın yaptırımlara dayanma kabiliyetinin farkında olarak, Rusya veya Ukrayna ile ilişkileri bozmadan, lider bir bölgesel güç rolü oynamaya çalışmaktadır ve batılı dostları, Erdoğan’ın bu tarafsızlığını engelleyemeyecektir.
“Moskova’nın, Türkiye’nin arabuluculuk umutları konusunda hiç hevesli olmadığı tamamen farklı bir konu.
Ankara’nın Rusya’ya yönelik dostane olmayan adımları ise, Rusya ile temasını sürdürebilecek tek NATO ülkesinin Türkiye olmasına izin veren açıklamalarıyla paralel gitmektedir.
Türkiye’nin, tarafsızlığını koruyarak Rusya ile Batı arasındaki manevraları sürdürmeye çalışması muhtemeldir ve gelecekte Ankara ve Moskova’nın, Ukrayna’daki eylemleri Karabağ’da olduğu gibi karşılıklı olarak koordine etme olasılığını dışlamıyorum.
Benzer bir senaryo zor görünmekle birlikte, göz ardı edilmemelidir”,- dedi Türkolog.
