ANAEKONOMİSİYASET

Putin neden Türkiye’de bir enerji merkezi kurulmasını önerdi?  

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a Türkiye’nin Avrupa yakasındaki Trakya’da bir doğal gaz merkezi oluşturmayı önerdi.

Beklendiği üzere bu öneri Türk medyasında manşetlere taşındı, ancak içeriği henüz detaylandırılmadı. (Bu öneri) Sadece Türkiye’nin ulusal gaz talebini karşılayacak bir merkez olarak tasarlanmış olabilir.

Halihazırda Türkiye’nin ulusal gaz dağıtım ağını besleyen dört gaz boru hattı bulunuyor. Bunlardan biri Rusya’dan Türkiye’nin Karadeniz limanı Samsun’a yılda 16 milyar metreküp gaz taşıyan Mavi Akım boru hattı.

İkincisi ise yılda 10 milyar metreküp kapasiteye sahip olan İran-Türkiye boru hattı. Güzergahı üzerindeki Doğu Anadolu illeri ile birlikte Erzurum ve Ankara’ya gaz tedarik etmekte.

Üçüncüsü ise Azerbaycan gazını İtalya’nın Brindisi kentine taşıyan ‘Trans-Anadolu’ doğalgaz boru hattı. ‘Anadolu’ anakarasının en doğusundan en batısına kadar uzanmaktadır. Yılda 16 milyar metreküp gaz taşıma kapasitesine sahip ve gelecek yıl 23 milyara çıkarılacak. 

Bu boru hattının pompalama kapasitesi de iki kez daha arttırılacak, ilk olarak 2026 yılında kapasitesi yılda 31 milyar metreküpe yükselecek. İkinci artış ise Türkmenistan’ın Hazar Denizi’ni geçecek ek bir boru hattı inşa etmesi halinde gerçekleştirilecek; bu artışla birlikte kapasitesi yılda 60 milyar metreküpe ulaşacak.

‘Trans-Anadolu’ boru hattının çapına ilişkin bazı ayrıntılar, gazın Türkiye’nin batısındaki dağılımı hakkında bir fikir vermekte. Boru hattının çapı Azerbaycan’daki kaynağından Eskişehir şehrine kadar 56 inçtir, ancak daha sonra 48 inçe düşürülür, bu da çıkışının azaltıldığı ve yerel şebekeye dağıtıldığı anlamına gelir: Marmara Denizi’ni geçtikten sonra çap daha da küçültülerek 36 inçe indirilir ve Trakya’da dağıtılır. 

Bu aynı zamanda Batı Anadolu ve Trakya’nın bir kısmının Rus değil ‘Azeri’ gazı tükettiği anlamına da geliyor.

Boru hattının kapasitesinde beklenen kademeli artışın Putin’in önerisini nasıl etkileyeceğini bilmiyoruz. AB’nin ‘Azeri’ gazına olan bağımlılığını azaltmaya yönelik bir plan olmadığından, Rusya kendi gazının Azerbaycan’ın rekabetiyle karşı karşıya kalmasından memnun olmayabilir. 

Moskova, Türkmen gazının Hazar Denizi’ni geçmesi için yeni engeller çıkarmazsa, AB ülkeleri açıklarını Türkmenistan’dan gelen gazla kapatmaya çalışabilirler.

Dördüncü boru hattı Rusya’dan doğrudan Trakya’ya gelen ana boru hattı. Bu proje başlangıçta her biri Rusya’dan Bulgaristan’a ve oradan da AB’ye 15.5 milyar metreküp gaz taşıyacak dört boru hattından oluşan bir set olarak planlanmıştı. Ancak Bulgaristan, doğal gazı taşıyan ve dağıtan şirketlerin aynı olmamasını gerektiren AB mevzuatından kaynaklanan sorunları çözmekte zorluklarla karşılaştı.

Putin Bulgaristan’ın meseleyi ele alış biçimine kızdı ve boru hattının Bulgaristan kıyılarından Türkiye’ye iniş noktasını değiştirmeye karar verdi. Ayrıca boru hattının adını da değiştirdi ve TürkAkım adını verdi. 

Bu nedenle, dört boru hattından ikisinin programdan çıkarılması gerekti, çünkü Bulgaristan faydalanıcılardan biri olmayacaktı. Geriye kalan iki boru hattından biri Türkiye’deki merkezi besleyecek, ikincisi ise Yunanistan’a gidecekti. 

AB’nin Rusya’dan gelen gaza olan bağımlılığını azaltma niyeti ışığında, şu anda Yunanistan’a gaz pompalamak için kullanılan boru hattına ne olacağını göreceğiz.

Türkiye’de bir doğal gaz merkezi kurulması ihtimali sorunun bir yönü olmakla birlikte, AB’nin Rus gazına olan bağımlılığını azaltma planlarından ayrı tutulamaz. Almanya bu alanda somut bir adım atan ilk ülke oldu. Kuzey Akım 2 boru hattının sertifikasyon sürecini askıya aldı. 

AB ülkeleri bu kritik meselenin nasıl ele alınacağı konusunda bölünmüş durumda. Gaz arzının azaltılması kolay bir uygulama değil çünkü alternatif enerji kaynaklarına ihtiyaç var. Rusya’nın birçok AB ülkesiyle gaz anlaşmaları var ve bunların bazıları “al ya da öde” maddelerini içeriyor.

Ayrıca, Rusya ile bazı AB ülkeleri arasındaki 15 milyar metreküplük sözleşmelerin süresi bu yılın sonunda doluyor. Bunların yenilenip yenilenmeyeceği her ülkenin kararına bağlı olacaktır. Daha uzun bir zaman dilimine baktığımızda, Rusya ile yapılan sözleşmelerin toplamı yılda 40 milyar metreküptür ve bu sözleşmeler hem Rusya’yı hem de AB ülkelerini 2030 yılına kadar bağlamaktadır. 

Dolayısıyla, eğer Rusya’nın Avrupa’ya gaz tedarikinde kademeli bir azalmadan bahsediyorsak, en az sekiz yıl daha beklememiz gerekiyor.

Ukrayna krizi uluslararası ilişkilerde birçok paradigmayı değiştirdi ve Rusya’nın önerisi Türkiye’nin gaz pazarına daha fazla nüfuz etme girişimi olabilir.

Yaşar Yakış

Daha fazlasını göster
Back to top button