Kabul mü, uzlaşma mı, bileşimi mi?
Ermenistan ile Türkiye arasındaki ilişkileri düzenlemek için 4 girişimde bulunuldu.
İlk üçü başarısız oldu, dördüncüsü hala devam ediyor.
Yıllarca Ermeni halkı tarihi adaleti sağlamaya çalıştı, Türkiye bunu bir tehdit olarak algıladı.
Bütün bunlar, tarafların ilişkileri düzenlemesi için belirli ön koşullar yaratmıştır.
Erivan şimdi yeni içeriklerle Ankara ile temas kurmaya çalışıyor.
Ancak Ermenistan’da yine hükümetin planında belirtilenlerin eylemlerle örtüşmediği görülüyor.
Ermeni-Türk ilişkilerinin kurulmasının 4. aşamasından sorumlu olan mevcut hükümetin programında, “Ermeni Soykırımının uluslararası tanınması gündemi, Ermenistan’ın güvenlik garantilerini güçlendirmeye hizmet etmelidir ve bu, hükümetin öncelikleri arasında olacaktır.
Soykırımın uluslararası alanda tanınması, hükümetin bölgesel gerilimleri artırmasına değil, aksine bölgedeki tansiyonu düşürmesine yardımcı olacaktır”,- diye belirtilmektedir.
Tanıma ve uzlaşmanın sınırı nedir?
Bu sorunun cevabı henüz bulunamadı.
Yılların geleneğine göre 23 Nisan’da Ermenistan’da Türkiye bayrağı yakılırken, başta dışişleri bakanı olmak üzere, Türk yetkililerin ‘Bozkurt’ terör örgütünün işaretini göstermesi normal karşılanıyor.
Çavuşoğlu, geçen yıl Uruguay’daki Soykırım kurbanlarının torunlarına “Bozkurt” sembolünü göstermişti.
Ermeni-Türk uzlaşmasının bir sonraki girişimi, işte bu koşullarda başlatıldı.
Mevcut yönetim, bu sorunu çözerek tarihe geçeceğini umuyor.
Her halükârda. Türkiye’de deprem günlerinde Ermenistan’dan gönderilen insani yardım için Markara köprüsünün geçici olarak yeniden açılması, Alen Simonyan’a aylar önce böyle bir umut vermişti.
“Yalnızca sembolik değil, siyasi anlamı da olan, gelecekle de ilgili bir yol.
İrade olursa tarihe geçer diye düşünüyorum.”
Hem Ermeni hükümetinin beş yıllık planında hem de Dışişleri Bakanlığı’nın resmi internet sitesinde “Soykırımın tanınması” ifadesi bir hedef olarak yer alsa da, Ermeni Soykırımı’nın farklı devletler tarafından tanınma sıklığı azalmış görünüyor.
Dışişleri Bakanlığı’nın resmi internet sitesine göre, Meksika Senatosu Ermeni Soykırımı’nı tanıyan bir bildirgeyi bu yıl kabul etti.
2022 yılı bu konuda da bol geçmedi, fakat diğer taraftan 2021 yılında Ermenilerin yıllardır beklediği şey gerçekleşti.
Amerika Birleşik Devletleri Başkanı resmen Ermeni Soykırımını tanıdı.
Ancak Ermenistan’daki muhalifler süreçten memnun değil.
“Ermeni Soykırımı’nın tanınması ve kınanmasından söz edilmiyor.
Hükümet programında öncelik olarak belirtilmesine rağmen.
Ermenistan-Türkiye ilişkilerinin anlatıldığı kısma değinmeyeceğim, çünkü raporda ilişkilerin önkoşulsuz normalleşme süreci olarak sunulan süreç, aslında Türkiye-Azerbaycan’ın tüm önkoşullarının fiili olarak yerine getirilmesi için bir yol haritasıdır”,- demektedir muhalefet milletvekili Hayk Mamicanyan.
Ermenistan Başbakanı ve Türkiye Cumhurbaşkanı, toplam iki telefon görüşmesi yaptı ve Avrupa Siyasi Topluluğu Zirvesi çerçevesinde Prag’da bir kez bir araya geldi.
Ermenistan ve Türkiye özel temsilcileri geçen yıl 4 kez bir araya geldi.
Paşinyan uzlaşma mı, tanıma mı sorusunu bir yıl önce yanıtlamıştı.
“Ermenistan Cumhuriyeti hiçbir zaman “Ermeni Davası” politikası izlememiştir.
2005 yılında Robert Koçaryan, Ermenistan’ın Türkiye’den toprak talebi ve toprak emelleri olmadığını açıkça belirtti.
Temel olarak Serj Sarkisyan da bu açıklamaya atıfta bulundu.
Soykırımı tanıma sürecinin sonunda itiraf etmeliyiz ki, bu sürecin lokomotifi, itici gücü her zaman Diaspora ve Diaspora örgütleri olmuştur.”
Analistler, önkoşullar gördükleri için, ilişkilerin kurulmasının, her halükarda hakların veya hedeflerin iptaline yol açacağına inanıyor.
Akademisyen Türkolog Ruben Safrastyan, Türkiye’nin gizli hedeflerini anlamak için iktidardakilerin değil, diğerlerinin, özellikle marjinal partilerin pozisyonlarına dikkat edilmesini tavsiye ediyor.
“Gerçek hedeflerin özü, Ermenistan’a baskı uygulanması, on yıllardır Türkiye’den ön koşul olarak duyduğumuz konularda Ermenistan’ın taviz vermeye zorlanmasıdır.
Öncelikle de, Ermeni Soykırımı alanında.
Barışçıl söylemler kullanan Türkiye yönetimi, hem dünya ve bölge ülkelerini, hem de Ermenistan’ı yanıltmaya çalışıyor.
Ermenistan, mevcut Ermenistan-Türkiye sınırını tanımadığını hiçbir zaman resmi olarak açıklamadı.
Öte yandan, toplumumuzun bir kısmı, bu sınırı adaletsiz olarak algılamaktadır.
Çünkü Kars Antlaşması, Moskova Antlaşması’na dayanmaktadır ve Moskova Antlaşması imzalandığında Ermenistan’dan hiçbir temsilci katılmamıştır.
Böylece Ermenistan’dan bağımsız ve katılımsız, Ermenistan’ın Türkiye ile sınırı kararlaştırıldı.
Bu yüzden haksız olarak algılanıyor”.
Ermenistan Cumhuriyeti tarihinde, Ermeni-Türk devletlerarası ilişkilerini düzenlemek için 4 girişimde bulunulmuştur.
İlk üçü ön koşullar nedeniyle başarısız oldu, şimdi 4. deneme sürüyor.
Bu durumda, analistler bölgesel ve sosyo-politik değişiklikleri de dikkate almaya çağırıyorlar.
Tanıma ve uzlaşmayı birleştirmek için belki de en iyi “reçete”, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra, Yahudilere karşı işlediği suçlarla yüzleşen ve aynı zamanda kabul eden Almanya tarafından verildi.