Esaret içinde olanın ifadesine güvenilmez
Ermenistan’ın AB Temsilciliği Başkan Yardımcısı Vardan Sarkisyan, Ermenistan hükümeti tarafından geliştirilen “Barış Kavşağı” programının, olası ekonomik avantajların yanı sıra, Güney Kafkasya’da istikrarlı ve kalıcı barışın tesis edilmesi konusundaki önemli katkısını ayrıntılı olarak anlattı.
Daha sonra “Barış Kavşağı” konulu video gösterimi yapıldı ve katılımcılara programla ilgili bilgilendirici materyaller dağıtıldı.
Ondan önce Avrupa Parlamentosu, Azerbaycan’da tutulan Ermeni esirler konusunu görüşmüştü.
Bu görüşmede konuşan uluslararası hukuk uzmanı, Bakü’nün hangi seçimi yapacağı konusunda karar vermek için çok az zamanı kaldığını hatırlattı.
Avrupa Konseyi üyesi olmanın yükümlülüklerini kabul edecek ve diğer konuların yanı sıra Ermeni esirleri konusuna eğilecek mi, yoksa Avrupa Konseyi’ni terk mi edecek?
Uluslararası hukuk uzmanı Ara Ğazaryan, Azerbaycan’ın ya uluslararası yapıların çağrılarına, açıklamalarına ve kararlarına er ya da geç uyması, ya da 2001’den bu yana üyesi olduğu Avrupa Konseyi’nden ayrılması gerektiğine inanıyor.
“Radiolur” ile yaptığı görüşmede, Avrupa Parlamentosu’nda, Azerbaycan’da tutulan Ermeni savaş esirleri konusunun görüşüldüğü konferansa atıfta bulunarak, yaklaşık 10 ay içinde Bakü’nün hangi yöne doğru ilerleyeceğinin netleşeceğini söylüyor.
Bu yılın 25 Ocağında AKPM, Azerbaycan heyetinin yetkilerine son verdi.
“Şimdilik geri adım atıyor, fakat karar verme zamanı geldiğinde, yani Azerbaycan temsilcilerinin yetkilerinin genişletilip genişletilmeyeceğine veya bunların Bakanlar Kurulu’ndan çıkarılıp çıkarılmayacağına karar verildiğinde, Azerbaycan bir seçim yapmak zorunda kalacak, ya Avrupa Konseyi’nden ayrılmak, ya da Avrupa Konseyi’nin taleplerini yerine getirerek, konuşmasının tonunu yumuşatmak ve Artsakh vatandaşlarının geri dönüşünü sağlamak, siyasi tutukluları serbest bırakmak, reformlar yapmak gibi görevlerini, yani 22 yılda biriken her şeyi yerine getirmeye başlamak.
Azerbaycan’ın bütün bunları yapabileceğini düşünmüyorum, büyük ihtimalle AK’den ayrılmayı tercih edecektir.
Bu durumda onlar üzerinde çok önemli bir nüfuzu kaybederiz, bu yüzden bunu söylemek saçma görünüyor, ancak onu AK’de tutmamız ve nüfuza sahip olmamız bizim için tercih edilir.
Aksi takdirde, hiçbir rolümüzün ve erişimimizin olmadığı İslami platformlar kalacak.”
Avrupa Parlamentosu’nun, Ermeni savaş esirlerine ilişkin kararın kabulünden 3 yıl sonra ortaya çıkan durumu görüşmek üzere düzenlenen konferansında, Avrupa Parlamentosu üyesi Andrey Kovaçev, savaş esirleri ve tutukluların önkoşul olmaksızın derhal serbest bırakılması gerektiğini belirtti.
“Bazı savaş esirlerinin değişimi gibi, son dönemde atılan olumlu adımlara rağmen, hâlâ yapılması gereken çok şey var.
Bu nedenle konunun gündemde tutulması ve ilişkilerin barışçıl çözümü için her şeyin yapılması gerekiyor.”
Ermenistan’ın Belçika Büyükelçisi Tigran Balayan da, konunun devam ettiğini ve ilişkileri zehirlediğini söyledi.
“Bakü rejiminin elinde bulunan kişiler mahkûm değil, esirdir.
Azerbaycan, kendisinin imzaladığı ve tüm savaş esirlerinin karşılıklı olarak iade edilmesi gerektiğinin açıkça belirtildiği üçlü ateşkes deklarasyonunu ihlal etmektedir”,- dedi Tigran Balayan.
Ermenistan’ın uluslararası hukuki konulardaki temsilcisi Yeğişe Kirakosyan da görüşmeye katılanlara, savaş esirlerinin anavatana iadesine yönelik uluslararası araç setinin sınırlı olduğunu, Azerbaycan’ın bu durumdan yararlanarak, sözde teröristler hikâyesini sürdürdüğünü bildirdi.
“Doğu Avrupa-Güney Kafkasya, İnsan Hakları için Uluslararası İşbirliği” örgütünün program direktörü Simon Papuashvili de, eldeki kanıtlardan yola çıkarak, Ermeni savaş esirlerinin eşi benzeri görülmemiş zalimce işkencelere maruz kaldığını ve kendi seçtikleri bir insan hakları savunucusuna sahip olma fırsatından dahi mahrum kaldıklarını belirtti.
Barış ve Demokrasi Enstitüsü Sorunlar ve Göç Dairesi Başkanı Arif Yunus da, Bakü’de Ermeni savaş esirleriyle ilgili açılan tüm davaların sadece uluslararası hukuka değil, Azerbaycan anayasasına da aykırı olduğunu kaydetti.
“Bakü bugüne kadar Artsakh meselesini bir iç çatışma olarak sunmakla yetindi, daha sonra Ermenistan ile olan sınır çatışmalarını da bir sınır çatışması olarak sundu, fakat artık bunların hepsi tükendi, doğal olarak bundan faydalandı.
Ermenistan topraklarında AK üyesi Ermenistan ile doğrudan karşı karşıya gelmesi kaldı sadece.
Doğal olarak Azerbaycan, nasıl ki affedilmeyip, AKPM’deki delegelerin yetkileri askıya alındıysa, bunun da affedilmeyeceğini anlıyor.
Uluslararası hukuk uzmanı, Bakü’nün Avrupa Konseyi’nden ayrılma kararı alması halinde, bunu hem ekonomik bağların kopması, hem de birçok alanda ilişkilerin askıya alınmasının takip edeceğini açıklıyor.
Bu arada Bakü, Ermeni esirleri iade etmemekle kalmıyor, aynı zamanda Artsakh Cumhurbaşkanı Arayik Harutyunyan ve eski Savunma Kuvvetleri komutanı Levon Mnatsakanyan’ın verdiği iddia edilen röportajlardan alıntıları Azerbaycan medyasına dağıtıyor ve videonun tamamını 28 Mart’ta sunma sözü veriyor.
Artsakh siyaset çevresi, videonun yayınlanmasının Ermenistan ve Ermeni halkı açısından ciddi sonuçlar doğurabileceğine inanıyor.
Örneğin Artsakh savaşlarında Ermenistan’ı saldırgan olarak göstermeye ve sorumluluğu Ermenistan’a yüklemeye çalışılması mümkündür.
Bu bağlamda Ara Ğazaryan, uluslararası yapılarda bir esirin sözlerinin inandırıcı olmayacağı yönünde bir algının bulunduğunu hatırlatıyor.
“Eminim ki kendilerini suçlayacak nitelikte beyanlarda bulunacaklardır ki, bu da masumiyet karinesinin ihlalidir, çünkü haklarında dava açılmaktadır ve bir ceza davasında en önemli suçlamaya karşı kendilerini savunma hakkı da masumiyet karinesidir, yani sanığın kendisi aleyhine beyanda bulunacağı, aleyhine delil sunacağı veya kendini suçlayıcı beyanlarda bulunacağı bir duruma sokulmaması.
Gözaltındaki bir kişi, düşmanca bir ortamda röportaj verdiğinde ve kendini suçlayıcı nitelikte ifadeler verdiğinde, geriye kalan tek şey, suç duyurusunu anında yazıp eline vermektir, yani bu temel bir ihlaldir ve tüm yargılamayı adaletsiz kılar.”
Uzman, Bakü’nün yaptığının yerel izleyiciler için olduğuna inanıyor, çünkü deneyimi boyunca benzer vakalarla kişisel olarak birkaç kez ilgilenmişti.
Özellikle Azerbaycan esaretinde bulunan Manvel Saribekyan ve Hakob İnciğtsulyan vakalarında Ermeni tarafı, Ermeni esirlerin Azerbaycanlıların videolarda yazdıklarını okumaya zorlandıklarını ortaya koyabilmiştir.
Bunun açık bir kanıtı, Azerbaycan’daki esaretten sonra Azerbaycan’da mahkûmlara ne kadar zalimce davranıldığını ve röportajların baskı altında alındığını ayrıntılı olarak anlatan ünlü Yahudi blog yazarı Alexander Lapshin tarafından sunuldu.