Erdoğan Putin’le arkadaşlık yaparken, Türkiye ve Ukrayna büyük bir serbest ticaret anlaşması imzaladı
Türkiye ile Ukrayna arasındaki serbest ticaret anlaşması birkaç hafta içinde yürürlüğe girebilir.
İki ülkenin sadece ikili ilişkilerinin değil, bölgesel ve küresel statülerinin de değişmesi bekleniyor.
Al Monitor’un haberinde belirtildiğine göre, iki taraf, anlaşmayı 2007’den, Rus işgalinden üç hafta önce Kiev’de, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelensky’nin de katıldığı bir törenle imzalandığı Şubat 2022’ye kadar müzakere etti.
Herhangi bir yeni engelin ortaya çıkma ihtimalinin bulunmadığı, Ankara ve Kiev’in onay sürecini tamamlamasına kadar yalnızca birkaç teknik detayın kaldığı söyleniyor.
Türkiye Ticaret Bakanlığı’nın internet sitesine göre, anlaşma, Türkiye’nin tekstil ve giyim, otomobil, mutfak eşyaları ile meyve ve sebze ihracatının AB ile Ukrayna’nın serbest ticaret anlaşmasının haksız ihlallerine tabi olmamasını sağlamak için, iki ülke arasında ticareti yapılan çoğu sanayi ve tarım ürününe uygulanan tarifeleri kaldırmayı amaçlıyor.
Uzmanların, basına yaptığı açıklamada, iki ülke arasındaki yeni ticaret hadleri sayesinde karşılıklı ticaretin birkaç yıl içinde yüzde 25 artarak, mevcut 7,5 milyar dolardan, 10 milyar dolara çıkmasının beklendiğini belirtti.
Savaşın ortasında bile çoğunluğu özel Türk şirketleri, Şubat 2022’den bu yana Ukrayna ekonomisinin en büyük yatırımcıları haline geldi ve bu eğilimin, çatışmaların sona ermesinden sonra güçlenmesi bekleniyor.
Rusya’nın, Ukrayna’yı kapsamlı işgalinden sonra Türkiye-Ukrayna ticaret hacminin aynı seviyede kalması, Ukrayna ekonomisinin o yıl yüzde 30 oranında küçüldüğü dikkate alındığında önemli bir başarıdır.
Türkiye ve Ukrayna’nın ekonomik ve ticari açıdan birbirleri için ne ifade ettiği dikkate alındığında, 10 milyar dolarlık tahmin mütevazı görünüyor.
Kiev’deki Türk-Ukrayna İşadamları Derneği Başkanı Burak Pehlivan, Türk-Ukrayna ticaretinin kısa süreli bir düşüşün ardından 2020-2021 yılları arasında yüzde 55 oranında büyüdüğünü ve 2022’nin başlarında, bu eğilimin devam edebileceğine dair işaretlerin ortaya çıktığını söyledi.
Her halükarda savaşın Türkiye ile Ukrayna arasındaki ticareti durduramayacağını, şu anda Ukrayna’da 800 Türk işletmesinin faaliyet gösterdiğini sözlerine ekledi.
Savaş öncesinde Ukrayna, Türkiye’nin doğrudan yabancı yatırımları arasında ilk beşte yer alıyordu.
“Bu tablo yalnızca Türk yatırımcıların yüksek riske toleransı ve dayanışma alanlarında çalışabilme becerisiyle açıklanamaz.
Türkiye ve Ukrayna farklı alanlarda uzmanlaşmış ekonomilere sahip, dolayısıyla rekabet etmelerine gerek yok, birbirlerini tamamlıyorlar”,- diyen Pehlivan, Türk şirketlerinin Ukrayna’da inşaat başta olmak üzere, en az 10 alanda lider konumda olduğunu sözlerine ekledi.
Savaşın başlangıcından bu yana, Türk şirketleri 1 milyar dolar değerinde proje tamamladı.
Türkler ayrıca elektrik jeneratörleri kurarak ve başka çözümler bularak, Ukrayna’nın tahrip olmuş enerji altyapısının çoğunun onarılmasına da yardımcı oldu.
Türk şirketleri alternatif enerji, gayrimenkul ve bilişim sektörlerinde faaliyet gösteriyor.
Pehlivan, Türkiye’de Ukrayna’daki Türk işletmeleri kadar Ukraynalı işletmenin bulunmadığını, ancak savaştan sonra durumun değişmesinin beklendiğini söyledi.
Türkiye, Rusya ve Ukrayna ile ilişkilerini dengeliyor.
Türkiye-Ukrayna ticaretini zorlaştıran sorunlardan biri de, Türkiye’nin Rusya ile ilişkilerinin devam etmesidir.
NATO müttefikleri ve diğer sanayileşmiş demokrasilerin aksine Türkiye, 2022’den bu yana Rusya’ya yönelik yalnızca birkaç bankacılık yaptırımına katıldı.
Eski Ukraynalı diplomat ve Atlantik Konseyi Türkiye programı çalışanı Evgenia Gaber’e göre, pek çok Ukraynalı, Türkiye’nin Rusya ile enerji, inşaat ve tarım alanlarında “normal” ticaret yapmasına karşı değil ve hatta Ankara’nın Moskova’ya yönelik yaptırımlara katılmamasını anlıyor.
Çünkü sonuçta Mart 2022’de Rusya’nın ön saldırısının hafifletilmesine yardımcı olan Türk Baykar-TB-2 İHA’larıydı.
“Öte yandan Rusya’nın, uluslararası yaptırımları Türkiye üzerinden aşması, Ukraynalılar açısından hassas bir konu.
Sadece bilgisayar çipleri ve yarı iletkenlerden değil, aynı zamanda Rusya’nın savaşın başlangıcından bu yana beş kat daha fazla ithal etmeye başladığı nitroselüloz gibi diğer önemli ürünlerden de bahsediyoruz”,- dedi Gaber.
Rusya’nın, Ukrayna’nın güneyinde çaldığı tahıl ve metallerin satışı ve Türk su yollarının bu amaçla kullanıldığı yönündeki haberlerin de, Türkiye’ye yönelik ek bir memnuniyetsizlik kaynağı olduğunu kaydeden Gaber’e göre, bu durum Türkiye-Ukrayna ilişkilerinde, ticari ve stratejik ilişkilerin genel tonunu değiştirmeyecektir.
Al Monitor’a konuşan bir Türk yetkili, isminin açıklanmaması kaydıyla, 1936 Montrö Sözleşmesi’ne göre, savaşın başlangıcında Karadeniz boğazlarının Rus savaş gemilerine kapatılmasının, Ukraynalıların olumlu duygularına katkıda bulunan bir faktör olduğunu söyledi.
Ankara’nın uluslararası forumlarda Ukrayna’nın toprak bütünlüğü ve kendi toprakları üzerindeki egemenliğine vurgu yapmasının yanı sıra, Rusya’nın Kırım’ın ilhakını tanımasının da bir iyi niyet örneği olduğu kaydedildi.
Ukrayna’nın dış ticaretini zorlaştıran sorunlardan biri de, bazı AB ülkelerinin kendi çiftçilerini kendilerine karşı çevirmemek adına, Ukraynalı çiftçiler konusunda kararsız kalmasıdır.
AB ülkeleri ve İngiltere, her ne kadar savaşın başından bu yana pek çok destek sağlasa da, tahıl hassas bir konu.
Geçen yıl Polonya, Macaristan, Slovakya ve Bulgaristan, kendi pazarlarındaki fiyatları korumak amacıyla, Ukrayna’dan tahıl ithalatını yasaklamıştı.
“Medeniyet, Avrupa ve Atlantik güvenlik mimarisi, güvenlik, ideoloji vb. gösterişli kelimeler, Avrupalı çiftçiler veya gıdadaki birkaç dolarlık değişimin bile kıtlık veya açlık tehdidi anlamına geldiği Afrika ve Asya’daki fakir ülkeler için pek bir şey ifade etmiyor”,- dedi Türk yetkili.
Türkiye’nin, Avrupa’dan daha ziyade Afrika ve Asya’da ihtiyaç duyulan Ukrayna tahılının bulunabilirliğini sağlayarak, yeni bir şey yaratması mümkün.
Türk yetkili ayrıca bankacılık sektörünün ve Ukrayna’daki çeşitli devlet varlıklarının özelleştirilmesinin, daha fazla Türk şirketini çekebileceğini kaydetti.
Tarımın yanı sıra, pek çok sektör de Türkiye ile Ukrayna arasındaki ticaretin büyümesine katkıda bulunabilir.
İstanbul Aydın Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Profesörü Tarık Oğuzlu’ya göre, ABD seçimlerini eski Başkan Donald Trump kazanırsa ve Batı kamuoyu Ukrayna’dan sıkılırsa, Kiev üzerindeki baskı da artabilir.
“Kamala Harris kazanırsa, ABD’nin Ukrayna’ya yardımı artabilir.
Trump kazanırsa, Ukrayna’yı utanç verici bir barış yapmaya zorlayabilir”,- diye vurgulayan Oğuzlu, böyle bir perspektifin Türkiye’nin stratejik çıkarlarıyla örtüşmediğini, Rusya’nın Karadeniz’deki hegemonyasını güçlendireceğini söyledi.
“Ukrayna’nın dürüst olmayan bir barışa gitmek zorunda kalmaması, Karadeniz’in bir Rus gölü haline gelmemesi, Türkiye’nin ulusal çıkarları gereğidir”,- dedi.