American Vogue, Ermeni kadın aşçılar hakkında
Vogue, ulusal mutfağı değiştiren Ermeni kadın şeflere bir makale ayırdı
American Vogue, ulusal mutfağı modern vurgularla yeniden tanımlayan Ermeni kadın aşçılara bir makale ayırdı.
Vogue, “Ermenistan muhteşem misafirperverliğiyle tanınır.
Herhangi bir fırına girdiğinizde çantanıza hediye olarak fazladan üç somun ekmek koymaktan mutluluk duyacaklardır.
Yürüyüşe çıktığınızda, bir barbeküye davet edilirseniz şaşırmayın, birçok piknik noktasından geçerken sadece bir jest yapın.
Ailenize, dostluğunuza ve mutlu bir geleceğe kadeh kaldırmak için birkaç bardak ev yapımı votka ikram edilmeyi bekleyin.
Dil bilmek şart değil, yemek evrensel bir dil değil mi?
Ermeni mutfağı ülkenin zengin kültürünü ve doğal güzelliğini yansıtıyor.
Özel yemekler arasında küçük bir masa örtüsü büyüklüğünde taze pişmiş lavaş, lezzetli jingyallı ekmek (40’a kadar bitki çeşidiyle doldurulmuş loşikler) ve narin gata yer alır.
İlkbaharda doğa canlanır, insanlar yabani otları topladıkları dağlara yönelir.
Yılda 300’den fazla güneşli gün ve Sevan Gölü’nün kapladığı geniş alanlarla Ermenistan, dünyanın en lezzetli meyve ve sebzelerinden bazılarıyla tanınır.
Ermeni kültüründe geleneksel olarak kadınların yemek hazırlamasına rağmen, bugün “Tsağkunk” ve “Glkhatun” restoranlarının Arevik Martirosyan gibi şefleri, becerileri ve yenilikçi yaklaşımlarıyla uluslararası alanda tanınmaktadır.
Martirosyan, yerel yemeklere ve eski tariflere odaklanıyor, ancak bunları modern yöntemlerle sunarak kültür, doğa ve lezzet arasındaki bağlantıyı vurguluyor.
Bir diğer önemli yenilikçi ise, mevsimlik ve yerel malzemelere olan ilgisiyle tanınan, Kçuç ve Tava restoranlarının şefi ve sahibi Varda Avetisyan’dır.
Varda, restoranlarında unutulmuş tarifleri ve gelenekleri canlandırıyor, restoranlardan birinin ismini aldığı testide (kçuç) haşlama ve çorbalar gibi eşsiz Ermeni yemeklerine odaklanıyor.
Arm Food Lab’ın kurucusu ve Ootelie Bakery’nin ortak sahibi Ani Harutyunyan, modern Ermeni gastronomisinin gelişmesinde de önemli bir rol oynuyor.
Projeleri, geleneksel Ermeni tekniklerini ve bileşenlerini incelemeyi ve bunları yeni yaratıcı formatlara uyarlamayı amaçlıyor.
Arm Food Lab, hem yerli şefleri, hem de yabancı misafirleri bir araya getiren, deney ve mutfak araştırmaları için bir platform haline geldi.
“Ermenilerin ne yediğini, nasıl yediğini, hangi tarifleri, hangi malzemeleri kullandıklarını anlamak istiyorum”,- diyor.
Ermenistan aynı zamanda şarapçılığın beşiği olarak da kabul ediliyor.
Dünyanın ilk şarap imalathanesi, ülkenin güneyindeki Areni-1 mağarasında keşfedildi.
Ermeni şaraplarına artan ilgi bağlamında, In Vino şarap barının ortak sahibi Mariam Sağatelyan, Ermeni şarap yapımının eşsiz tadı ve potansiyelini vurgulayarak, doğal olanlar da dâhil olmak üzere, en iyi yerel şarapları aktif olarak tanıtıyor.
“Açtığımızda içilmeye uygun sadece 10 çeşit Ermeni şarabımız vardı.
Şimdi bunların sayısı 600’den fazla.
Kimse şarap içmezdi, yalnızca votka”,- diyor Mariam.
Restoranlar ve şarap imalathanelerinin yanı sıra, peynir yapımı da modern Ermeni gastronomi manzarasının önemli bir unsuru haline geliyor.
Mikaelyan Aile Çiftliği’nin peynirci şefi Marina Şakaryan-Mikaelyan, bu alanda yeni bir bakış açısı oluşturuyor.
Ermenistan’ın geleneksel olarak yalnızca iki tür peynirle (Lori ve Çanakh) bilinmesine rağmen, Marina farklı bir rota izlemeye karar verdi.
Daha önce biyokimyacı olarak çalışmış olan Marina, artık bilime olan tutkusunu peynir yapımına uyguluyor.
Kitaplardan bilgi edinip, birçok deney yaptıktan sonra, 10 farklı peynir türünden oluşan bir koleksiyon oluşturdu.
Ancak kendisinin de itiraf ettiği gibi yol kolay değildi.
“Başarısız denemelerin sayısı 50’yi aşıyor”,- diyor Marina.
Ancak hatalardan korkmuyor.
“Başarısızlıklar iyi sonuçlardan daha sık meydana gelir, ancak asla durmamamız gerektiğini biliyoruz.”