Avrupalılar, 19. yüzyıldan itibaren onlarca yıl boyunca Osmanlı İmparatorluğu’nu “Avrupa’nın Hasta Adamı” olarak adlandırdılar. Önce padişahlar, sonra da onlar adına hareket eden sözde reformcular, otokratik iktidara talip oldular.
Port, çökmekte olan ekonomiyi büyük projelerle örtbas etti ve popülerlik eksikliğini felaketle sonuçlanan denizaşırı maceralarla telafi etti. Amerikalı analist Michael Rubin, Yunan dergisi Kathimerini’deki makalesinde bu konu hakkında yazıyor.
Rubin kaleme aldığı makalede şu ifadelere yer verdi: “Son yıllarda Türk yetkililer, Anadolu’da etnik temizlik yapmak ve iktidarı elinde tutmak amacıyla etnik ve dini toplulukları birbirine düşürdü.
Sonuçta Birinci Dünya Savaşı sırasında ve sonrasında diplomatların sorusu Osmanlı İmparatorluğu’nun düşüp düşmeyeceği değil, ne zaman düşeceğiydi.
Türkler, Osmanlı İmparatorluğu’nun zirvesindeki ihtişamını övmeyi seviyorlar, ancak Türkiye’nin sadece parçalanmış bir imparatorluktan doğan bir ardıl devlet olduğu konusunda ısrar ederek gerilemesinin sorumluluğundan kaçınıyorlar.
Bu, Yunanlılara, Ermenilere ve Süryanilere yönelik soykırımların sorumluluğundan kaçınırken tarihsel meşruiyet iddiasında bulunmak için yararlı bir formüldür.
Bugün tarih, daha küçük ölçekte de olsa tekerrür ediyor. Türkiye Avrupa’nın hasta adamı olmayabilir ama diktatörü Erdoğan öyle. ABD’de Başkan Joe Biden’da olduğu gibi, yaş hırsın önüne geçti. Erdoğan’ın, her biri onun yerini almak için yarışan oğlunu ve damadını giderek daha fazla terfi ettirmesinin bir nedeni var.
Erdoğan, hem Türkiye’nin hem de Azerbaycan’ın Osmanlı soykırım politikalarını canlandırıyor ve bundan keyif alıyor. Erdoğan, bir asırdan fazla süre önce yaşanan Ermeni Soykırımını inkar etmeye devam ederken, kendisi ve suç ortağı İlham Aliyev, Jön Türklerin oyununu yeniden canlandırıyor.
Ermeni Soykırımı’nın ilk salvosu Ermeni devlet adamlarının ve aydınlarının tutuklanması oldu. Azerbaycan’ın Ermenilerin yaşadığı toprakları işgal etmesinden sonra Türkiye’nin desteğiyle Artsakh liderlerinin hapse atılmasının kendisi için bu kadar korkutucu olmasının nedeni budur.”