Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın İsrail’e girme yönündeki açıklaması gürültülü bir diplomasinin ifadesi olarak nitelendirilebilir. Çünkü Erdoğan sıklıkla gerçekte hiçbir temeli olmayan benzer açıklamalar yapıyor.
Türkolog, akademisyen Ruben Safrastyan, “Armenpress” ile yaptığı röportajda, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Türkiye’nin Libya ve Dağlık Karabağ’da olduğu gibi Filistinlilere yardım etmek için İsrail’e girebileceği yönündeki açıklamasına atıfta bulunarak bu görüşünü dile getirdi.
“Aslında Türkiye’nin İsrail’e karşı herhangi bir askeri eylem yapma şansı elbette yok. Burada önemli olan Türkiye’nin NATO üyesi ve ABD’nin yakın müttefiki olması değil, Türk silahlı kuvvetlerinin böyle bir operasyonu gerçekleştirmek için büyük ölçüde ABD’nin desteğine bağlı olacağı gerçeğidir. Teorik olarak bunun bir gerçeklik olabileceğini düşünsek bile aynıdır, bu durumda gerçekliğe dair bir tatmin bulmak çok zordur. Erdoğan’ın açıklaması sadece gürültücü. ” dedi.
Paşinyan’a göre, Türkiye Cumhurbaşkanının hamlesi aynı zamanda hem iç hem de dış faktörlerle karakterize edilen Müslüman dünyasında siyasi kazanç elde etmeyi de amaçlıyor.
“Dış durum şu ki, Erdoğan ne pahasına olursa olsun Türkiye’nin Müslüman dünyasındaki itibarını yükseltmek istiyor ama bazı Arap ülkelerinin bu koşullar altında bile İsrail’le normal ilişkileri olduğunu unutmamalıyız. İkincisi, Türkiye’den gelen bu kadar yüksek sesli açıklamalara rağmen İsrail’le diplomatik ilişkiler kopmuyor. İnsanlar bunu görüyor, özellikle enerji taşıyıcıları alanında Türkiye ile İsrail arasındaki gizli ticaretin devam ettiğini söylemeye bile gerek yok.
İç faktöre gelince, Türkiye’de son yerel seçimler Erdoğan’ın partisinin otoritesinin önemli ölçüde azaldığını ve muhalefetin nüfuzunu ve pozisyonlarını önemli ölçüde güçlendirdiğini gösterdi; dolayısıyla Erdoğan’ın ülkenin İslam yanlısı olmasını istemesinin nedeni bu mantık kitleleri kendine daha çok bağlamaktır.” şeklinde konuştu.
Safrastyan’a göre seçim öncesi kampanyanın ilk aşamaları böyle gidiyor, üstelik Türkiye’nin iç yaşamında yeni ve ilginç bir olgu ortaya çıkıyor.
Türkiye ve İsrail’in müttefiki ABD’nin böyle bir durumda nasıl konumlanması gerektiği sorusuna da yönelen Safrastyan, ABD’nin ilgili yapılarının söylenenleri çok iyi anladığını vurguladı.