Azerbaycan’ın küresel ateşkes çağrıları sahtedir
İngiliz gazetesi The Guardian, bir dizi insan hakları savunucusu ve aktivistin yayınlarına atıfta bulunarak, Birleşmiş Milletler’in mevcut iklim zirvesine ev sahipliği yapan Azerbaycan’ın, konferans sırasında küresel ateşkes çağrısında bulunmasını ikiyüzlü bir hareket olarak değerlendiriyor.
Derginin yayınladığı makalede, 11 Kasım’dan itibaren iki hafta boyunca başkent Bakü’de düzenlenecek olan COP29 zirvesine Azerbaycan’ın liderlik ettiği hatırlatılıyor.
Dünyanın farklı ülkelerinin hükümet başkanlarının katılması beklenen etkinlikte, 180’den fazla ülke temsil edilecek.
Gazete, Azerbaycan’ın, konferans sırasında, konferanstan bir hafta önce ve sonra, çatışan tüm ülkelere silahlarını bırakma çağrısında bulunduğunu belirtiyor.
Zirvede ayrıca 15 Kasım’da özel bir “barış günü” ve İngiltere, Almanya, İtalya, Uganda ve diğerlerinin desteğiyle, en savunmasız ülkelere yardım etmeyi amaçlayan COP29 barış ve iklim girişimi yer alacak.
Makalede, Azerbaycan’a komşu olan Ukrayna ve Rusya’nın yanı sıra, İsrail ve Gazze’deki çatışmaların konferansa gölge düşüreceği belirtiliyor.
Rusya, önde gelen fosil yakıt üreticilerinden biri ve sera gazı emisyonlarının kaynağıdır.
Azerbaycan ise, Rusya yerine Avrupa’ya gaz sağlıyor.
Özellikle mevcut jeopolitik gerilimler göz önüne alındığında, iklim konularında diplomatik anlaşmalara varmanın zor bir süreç olması bekleniyor.
The Guardian’ın ele geçirdiği ateşkes çağrısının gizliliği kaldırılmış taslağına göre, Azerbaycan kendisini barış yapıcı olarak konumlandırıyor.
“COP29, bölünmelerin üstesinden gelmek ve sürdürülebilir barışın yollarını bulmak için eşsiz bir fırsattır.
Çatışmalar sera gazı emisyonlarını artırıyor ve toprağı, suyu ve havayı kirleterek çevreyi yok ediyor.
Çatışmaların neden olduğu ekosistem tahribatı ve kirlilik, iklim değişikliğini şiddetlendiriyor ve gezegeni koruma çabalarımızı baltalıyor”,- denmektedir, karar taslağının 180 kelimelik kısa metninde.
Ancak gazetedeki makaleye göre aktivistler, Azerbaycan’daki insan hakları ihlallerine ve Ermenistan’la yakın zamanda sona eren savaşa dikkat çekerek, Azerbaycan’ın geçtiğimiz Eylül ayında saldırısını başlatmasından bu yana 100.000’den fazla insanın Dağlık Karabağ’daki evlerinden kaçmak zorunda kaldığını kaydetmektedir.
İnsan hakları savunucuları, Azerbaycan’ın yüzlerce siyasi tutukluyu hapiste tutmaya devam ettiğini iddia ediyor.
Bazıları, COP’a ev sahipliği yapan ülkeyi ikiyüzlülükle suçluyor.
Unilever’in eski başkanı ve günümüzde iklim ve barış aktivisti Paul Polman, “COP ateşkesi” fikrinin, Azerbaycan’ın Dağlık Karabağ’da geçmişte yaşanan etnik temizlikten, dikkati başka yöne çekmeyi amaçlayan, son derece alaycı bir PR taktiği olduğunu belirtti.
Polman, “Cumhurbaşkanı İlham Aliyev gerçekten örnek teşkil etmek istiyorsa, başkalarına çağrıda bulunmak yerine, COP29’dan önce 300’den fazla siyasi mahkûmu serbest bırakmayı taahhüt etmelidir”,- diye ekledi.
Tutuklananlardan biri ve London School of Economics akademisyeni olan Gubad İbadoğlu’nun oğlu, İbad Bayramov, “Çatışmalar, Azerbaycan hükümetinin, muhalefetin önde gelenlerini hapsederek, sivil toplumu gizlice yok etmesine olanak tanıdı.
COP29 yaklaştıkça, uluslararası ilgi giderek rejimin baskıcı taktiklerine odaklanıyor.”
Çatışma ve Çevre Gözlemcileri Merkezi sözcüsü, ateşkes çağrısına ilişkin, “Çatışmanın temel nedenlerine değinmiyor.
Derin bir yaraya yara bandı gibi.
Çatışmayı birkaç haftalığına durdurmak hayat kurtaracak, bu iyi bir şey, fakat sonra her şey eski haline dönecek.
COP, barış ve iklim adaleti için anlamlı eylemlere yol açabilir ancak bu, iklim krizini etkileyen çatışmaların etkisini de içermelidir.”
Azerbaycan hükümeti bu eleştirileri reddetti.
Azerbaycan’ın COP’daki baş müzakerecisi Yalçın Rafiyev, “Bu girişimin Ermenistan’la hiçbir ilgisi yoktur.
Aradığımız şey geneldir.
Biz sadece ateşkes çağrısında bulunuyoruz.
Siyasi meselelerle ilgili değil”,- dedi.