Yalan makinesi Azerbaycan
Azerbaycan’ın Amberd hakkındaki yalanı
İlham Aliyev, Ermenistan Cumhuriyeti topraklarına yönelik emel politikası çerçevesinde Azerbaycanlı bilim adamlarına “Batı Azerbaycan”ı incelemeleri ve dünyaya tanıtmaları talimatını verdi.
Özellikle “Batı Azerbaycan’ın tarihi bir Azerbaycan toprağı olduğunu, şehir ve köy adlarının Azerbaycan kökenli olduğunu” belirtti.
“Geghard” Bilimsel Analitik Vakfı’nın makalesinde, “‘Faydalıyı’ sevimli ile birleştiren Azerbaycanlı bilim adamları, Aliyev’in görevini yerine getirme ve ayrılan mali kaynakları tahsis etme görevine büyük bir heyecanla başladılar.
Üstelik gerekçeler, tarihi kaynaklar ve objektiflik de hiç önemli değil.
Şema şu şekilde çalışmaktadır, “araştırma” için Ermenistan topraklarında bulunan herhangi bir tarihi ve kültürel nesneyi seçmek, ona Ağvan veya Türk adını vermek, Ermenilerin ona el koyduğunu, çalışmanın hazır olduğunu ve paranın tahsis edildiğini söylemek gerekir.
Bu tür örnekler arasında, A. Bakihanov Azerbaycan Ulusal Bilimler Akademisi’nden,
Tarih ve Etnoloji Enstitüsü çalışanı Faik İsmayilov’un, Aragatsotn bölgesinde bulunan, Amberd Kalesi hakkında Azerbaycan’ın “Azertac” devlet haber ajansı tarafından yayınlanan makalesi parlamaktadır.
Yazının asılsız ve mantıksız iddialar üzerine kurulduğunu söylemeye gerek yok.
Türk halklarının bir zamanlar göksel tanrılara taptıklarını ve bu nedenle kamplarını yüksek yerlere inşa etmeye çalıştıklarını anlatan bir önsözle başlıyor.
Amberd de yüksek bir yere inşa edildiğinden, Ağvan mimarisinin bir örneğidir (modern Azerbaycan tarih yazımı, Azerbaycan geçmişindeki Türk ve Ağvan bileşenlerini birleştirmeye çalışır).
Ermeni prensi Vahram Pahlavuni tarafından 11. yüzyılda Amberd topraklarında inşa edilen Vahramaşen Kilisesi ise, Azerbaycanlı araştırmacıya göre Gandzasar kilisesine benziyor.
İsmayilov’un mantığına göre, Ermeni Gandzasar’ı da “Alban” eseri olduğundan ve Vahramaşen Kilisesi’ne benzediğinden ikincisi de “Alban” eseridir.
Kilisenin duvarlarında Ermenice yazıların bulunmasının da kendine göre bir “açıklaması” var.
Azerbaycanlı araştırmacı, “Ermeniler bunları 20. yüzyılın başında, kaleyi kendilerine mal etmek için eklemişler”,- diyor.
Üçüncü “kanıt” ise, 11. yüzyılda Pehlavuniler döneminde inşa edilen hamamın, 20. yüzyılda oluşturulan “Azerbaycan hamam mimarisinin eşsiz tipik örneklerinden biri” olmasıdır.
Aslına bakılırsa Amberd Kalesi, bitişik binalarıyla birlikte ne Azerbaycanlı, ne Türk (bir süre Selçuklu idaresinde olmasına rağmen), ne de Ağvanlıdır.
Amberd’ın kuruluş dönemi kesin olarak bilinmemektedir.
Bazı bilim adamları bunu Kiklopik döneme, bazıları ise Urartu ve erken ortaçağ dönemlerine bağlamaktadır.
Kazılara ve tarihi-arkeolojik çalışmalara göre, Amberd Kalesi’nin tarihi 10-13. yüzyıllara kadar uzanıyor.
Tarihi kaynaklara göre Amberd’in inşasına 7. yüzyılda Kamsarakan beyleri tarafından başlanmıştır.
10. yüzyılda Pehlavuni beylerine aitti ve Bagratuni hanedanlığının önemli askeri savunma üslerinden biriydi.
Kale, Ani kentinin savunma sisteminin sorumlu görevlerinden birine sahipti.
Amberd daha sonra Zakaryanların eline geçmiş, daha sonra Vaçutyanların hükümdarlığı döneminde bu beyliğin idari merkezi olmuştur.
“Amberd Kalesi” tarihi ve kültürel koruma alanı, kale veya bey kalesi ve kale girişi, duvarlar, Arkaşen ve Amberdadzor kapıları, Vahramaşen Kilisesi (1026), şapel, yağ presi, içme suyu şebekesi ve rezervuarlar, hamam (10-11. yüzyıl), gizli geçitler ve kale içindeki diğer yapılardan oluşmaktadır”,- diye belirtilmektedir “Geghard” Bilimsel Analitik Vakfı’nın makalesinde.