İran’ın Ermenistan Büyükelçisi Mehdi Sobhani 16 Nisan’da gazetecilere verdiği demeçte, “Uluslararası kuruluşların diğer üyelerin haklarını göz ardı ettiği, iktidardakilerin göz yumduğu uluslararası sistemin başsız dünyasında, yalnızca kendine güvenmeli, kendi çıkarlarını ve güvenliğini korumalısın.” dile getirdi.
İranlı Büyükelçi şunları kaydetti: “Geçtiğimiz birkaç ay boyunca Siyonist rejim, Suriye’deki İran mevzilerine ve bazı İranlı askeri danışmanlara karşı defalarca terör saldırıları gerçekleştirdi.
Batı Asya’da gerilimi tırmandırmaya çalışmadığımız için defalarca itidal gösterdik.
Ancak Siyonist rejim yanlış sinyaller almış gibi görünüyor ve geçtiğimiz hafta ülkemizin Şam’daki büyükelçiliğine ABD yapımı füze saldırıları düzenledi; uluslararası hukuka aykırı bir saldırı, resmi diplomatik pasaportlu yedi askeri danışmanımızın ölümüyle sonuçlandı.
Bölgede gerilimin ve savaşın yayılmasını önlemek amacıyla BM Güvenlik Konseyi’ni acil toplantıya çağırdık.
Ancak ABD, Fransa ve İngiltere’nin engellemeleri nedeniyle Güvenlik Konseyi, dokunulmaz yerlere yapılan saldırıları kınayan bir açıklama bile yapmadı. Uluslararası hukuk hiçe sayıldı ve Batılı ülkelerin çifte standartları bir kez daha ortaya çıktı.
On gün boyunca Siyonist rejimin kınanması ve ona karşı cezai tedbirlerin alınması konusunda diplomatik çaba gösterilmesini bekledik.
Siyonist rejimin uluslararası kuralları ihlal etmesini kınamadan bizimle iletişime geçen aynı Batılı ülkelerin, bize itidal çağrısında bulunması garip.
Bu nedenle İran’ın çıkarlarını korumaktan başka seçeneği kalmamıştı ve İran silahlı kuvvetleri Pazar sabahı işgal altındaki topraklardaki hedeflere yönelik operasyonlar düzenledi. Saldırılarımız sınırlıydı ve yalnızca bize yönelik askeri saldırıların yapıldığı merkezlere ve Şam’daki büyükelçiliğimize yönelikti.
Çocukları öldüren Siyonist rejimin aksine biz hastaneler, halka açık yerler, okullar ve üniversiteler dahil hiçbir sivil merkeze veya sıradan vatandaşlara saldırmadık. Ataklarımız çok isabetli oldu ve hedeflerimize ulaştık.
BM Bildirgesi’nin 51. maddesine ve hukuki ve doğal savunma hakkımıza dayanılarak harekete geçildi.
Ne yazık ki bizim hukuki ve meşru tepkimiz sonrasında bazı Avrupa ve Batı ülkeleri, İran’ın hukuki savunmasını, Siyonist rejimin yeni bir macerasına zemin hazırlamak anlamına gelen saldırgan bir adım olarak sunmuşlardır.
Bir yandan gerilimi düşürme çağrısı yaparken, diğer yandan çocukları katleden rejimin bölgeyi savaş alanına çevirmesine izin verilmesi mümkün değil.”
