ANASİYASET

Türkolog: Moskova ve Kars yasadışı anlaşmalarının 100. yıldönümü yaklaşıyor. Erdoğan endişeli.

Türkolog Hayk Gabrielyan lragir.am’e verdiği röportajda Erdoğan’ın son zamanki Ermeni karşıtı girişimlerinden söz etti. Uzmana göre Erdoğan, Ermeni Soykırımı’nı tanıma konusundaki tutumunu giderek daha da sertleştiriyor. Son zamanlarda yoğunlaşan Ermenilere hakaret retoriği ve açıklamalar bunu kanıtlıyor.

Erdoğan, Ermeni Soykırımı meselesinin hâlâ Türkiye’nin başının üzerinde bir Demokles kılıcı gibi asılı olduğunu görüyor. Ve bu kılıç giderek daha da iniyor. Demek, Ermeni Soykırımı’nın uluslararası tanınması süreci sadece devam etmekle kalmıyor, aynı zamanda Türk tarafı için yeni baş ağrılarına neden olabilecek etkili ülkeler (ABD, Almanya) tarafından tanınmaktadır. Erdoğan, Ermeni Soykırımı’nın tanınmasıyla mücadele ederek, aynı zamanda Rumlar, Süryaniler ve Osmanlı İmparatorluğu’ndaki diğer halklarının soykırımına karşı da savaştığına inanıyor. Ermenistan bu konuyu bir öncelik olarak görüyor. Erdoğan’ın görüşünce bu konuda Ermenistan’a karşı başarıya ulaşıldığında o zaman diğer uluslar zayıflayacak ve mücadelelerini kısmen ya da tamamen terk edecekler.

Tabi ki Erdoğan, Sevr anlaşmasının ve Woodrow Wilson’un tahkim kararının 100. yıldönümünün yaklaştığını unutmadı ve Ermeni tarafının yurtdışında lobicilik çalışmalarını yoğunlaştıracağından ve belki de devlet düzeyinde sorunu gündeme getireceğinden korkuyor. Türkiye’de uzun zamandır “Sevrofobya sendromu” var ve bu durum Türk makamlarını daha sinirli hale getiriyor.

Ayrıca 1921 yılı Moskova ve Kars arasındaki yasadışı anlaşmaların imzalanmasının 100. Yıldönümü yaklaşıyor. Erdoğan, Ermeni tarafının nihayetinde yasal taleplerin bir paketi hazırlayarak yasal bir yol izlemeyi tercih edebileceğinden derin endişe duyuyor. Yasal yol ise bizim en güçlü ve  Türkiye’nin en zayıf tarafı.

Bütün bunlara dayanarak Erdoğan, tüm bu meydan okumalarla yüzleşmek için yeni bir stratejiye sahip olmak istiyor. Mesele şu ki, internet çağında daha fazla Türk vatandaşı Ermeni Soykırımı’nı tanıyabilir ve Türkiye’nin bu konudaki resmi konumuna karşı çıkabilir. Bu yılın Şubat ayında Türk makamlarının Ermeni Soykırımı konusunun Türkiye’de bir parçalanmaya neden olabileceği ya da arttırabileceği görüşünü ifade etmesi tesadüf değildir. Bu yüzden neo-Osmanlı ve İslamcı Erdoğan’ın Ermeni Soykırımı’nın tanınmasına karşı mücadeleyi yoğunlaştırmasını bekliyoruz, çünkü bu konu, diğer şeylerin yanı sıra, Türkiye’nin Osmanlı ve İslam tarihine gölge düşürüyor ki, kendini sultan ve halife olarak ilan eden Erdoğan için kabul edilemez.

İsrail, Kıbrıs ve Yunanistan’ın bölgede Türk karşıtı bir ittifak kurma çabalarına ve buna Ermenistan’ın katılabilmesine değinen Hayk Gabrielyan, bunun öncelikle Kıbrıs ve Yunanistan ile ilişkileri derinleştirmek için bir fırsat olduğunu belirtiyor.  Bu ilişikiler sadece Türkiye’nin üç ülkeye yönelik saldırgan eylemlerine bağlı olmamalılar. Ermeni-İsrail ilişkilerinin derinleşmesi için fırsatlar ve  potansiyel var. Ermenistan’ın bölgesel ve bölgesel olmayan ülkelerin katılımı ile üçlü ve dörtlü mekanizmaları kurması, bu ülkelerle ilişkilerini derinleştirmesi, bölgesel konularda aktif olması ve bunun sonucunda bölgedeki ve ötesindeki Ermeni faktörünü artırması faydalı olacaktır. Bu durum Ermeni faktörü daha önemli bir hale getirecektir.

Daha fazlasını göster
Back to top button