Türkiye Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan başkanlığında geçen hafta yapılan Yüksek İstişare Kurulu toplantısında Ermeni Soykırımı ile ilgili gelişmelere karşı strateji geliştirmek için ‘özerk ve sivil bir yeni yapı’ önerisinin gündeme geldiği öğrenildi. Kurulması planlanan bu yeni yapı, Türkiye Devlet Başkanı Erdoğan’ın, Ermeni Soykırımı’yla ilgili meydan okumalarına ne kadar büyük önem verdiğini gösterir.
Elbette ki, Erdoğan’ın bu telaşının sebebi, sadece Ermenilerin talepleri değildir. Erdoğan’ın telaşının nedeni şudur: dünyada Ermenilerin talepleri için uygun koşullar yaratan bir jeopolitik ortam meydana geliyor. Yani Erdoğan, jeopolitik ilişkilerde ve Türkiye ile alakalı olan sorunlarda Ermeni Meselesi’nin daha da yoğun kullanılacağının farkında olarak Ermenistan da bu fırsattan yararlanabilir diye telaşa kapıldı.
Şimdi dünyanın girdiği buna benzer etaplarda küresel siyasette tarihi-politik haklar daha çok önemsenir. Bu arada önceki dünya düzeninin, Ermeni tarihi-siyasi haklarını ihlal edilerek inşa edildiğini belirtmekte fayda var. Aynı zamanda önceki dünya düzeninin yıkılışı, Artsakh (Dağlık Karabağ) sorunu bağlamında Ermeni haklarının iadesiyle başlamış olduğunu da vurgulamamız gerekir. Türkiye, yeni dünya düzeninin, Ermeni haklarına saygı gösterilerek kurulacağını düşünüyor.
Hatırlanacağı üzere geçtiğimiz günlerde Ermenistan, ABD’in inisyatifiyle Dini Özgürlükler Koalisyonu’na katıldı. Ermenistan, bu platformda da Ermeni tarihi-politik mirasıyla ilgili meseleleri gündeme getirebilir.
Erdoğan’ın, ‘özerk ve sivil bir yeni yapı’nın kurulmasına dair aldığı bu karar, aslında onun, Ermenilerin haklarının farkında olduğunu gösteriyor. Bu ise, Ermenistan ve Ermeniler için de önemlidir. Zira bu gücünün farkına varan Ermenistan, her şeyden önce Ermeni devletinin güvenliğini sağlama yönünde siyaset üretmelidir.
